SOKAĞA çıkamıyoruz, Her ne kadar hükümetimiz tarafından  “Hayat Eve Sığar” sözü slogan haline getirilse de, evlerimize dahi sığamıyoruz. Bir şeyler yapmak istediğimiz halde elimizden hiçbir şey gelmiyor susuyor, susturuluyoruz.
Bu şehirde iş yok, üretim hakeza, kültür adına her ne kadar bir İl Kültür Turizm Müdürlüğümüz bulunsa da genel anlamda içini hiçbir zaman dolduramadığımız acı bir gerçektir. Tarım kenti olduğumuz halde ürettiğimiz ürünleri işlemekten aciz durumdayız. Esnafın durumu ise içler acısı, çoğu siftah etmeden akşam ediyor, evine ekmek götüremiyor. Yozgat halkı şu günlerde nefes alıp verdiğine şükreder durumda.
Kış kapımıza dayanmış durumda. “Bu kışı nasıl geçiririm?” derdiyle hemhal. Emeklilerin çoğu büyük şehirlerdeki evlatlarının yanına sığınma gayretinde. Her ne kadar Yozgat giriş tabelasında nüfusumuz 92 binlere çıkmış görünse de gerçek hiçte öyle değil, Leylekler gibi göç ediyoruz. Gidecek bir yeri olmayanlar da zorunlu olarak kabuğuna çekilmiş durumda. 
Şu günlerde binlerce esnaf, sanatkâr evlerine ekmek götüremez durumdalar. Düğün sektöründe hizmet veren saz sanatkârlarından tutun da davetiye basan matbaalara varana kadar bitik vaziyette. Bu insanlar için herhangi bir çözüm üretilmedi, sorunları dillendirilmedi.
Üniversitelerin uzaktan eğitim kararı almasıyla birlikte kırtasiyelerden tutunda ikinci el spot eşya satanlar, kahve işletmecileri, otobüs firmaları, lokanta-büfe ve benzeri yüzlerce esnaf ne kapılarına kilit vurabiliyor, ne de siftah ediyor, her gün eksi bakiyeyle evine gidiyor.
İşsizliğin hat safhada olduğu Yozgat’ta ve ilçelerinde yaprak kımıldamıyor. Milletvekillerimiz ise Nasrettin Hocanın borç ödeme taktiğini kullanarak, Hızlı Tren masalıyla günü geçiştirme gayretindeler.
Beslenmek şöyle dursun, doymak için evlerine ekmek götüremeyen insanlarımız kapımıza dayanan kışı nasıl geçireceği, çoluk çocuğunu ısıtmak için gelecek faturaları nasıl ödeyeceklerinin derdindeler.
Bırakın evlerine ayda bir kilo kırmızı et götürmeyi, balık dahi girmeyen evler var. İş yapamayan esnafI, iş bulamayan işsizler ordusunu topyekûn “Hayat Eve Sığar” sloganıyla dört duvara kapatsanız da, asıl gerçekleri görmezden geldiğiniz için, “GEÇİM DERDİ” aile içi şiddetin ana sebebi.
Yaşamak; sadece nefes alıp vermek değildir. Tıpkı sizler gibi bizlerde İnsanca yaşamak istiyoruz.
Seçim zamanı çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmayan Milletvekillerine sesleniyorum! Yozgat’ın hali perişan! Evine günlük götürmek zorunda olduğu ekmeği bile kredi kartıyla alan insanlar, çoluk çocuğunun eğitim gereçlerini bile alamayan aileler sizleri bekliyor.
Yarın vatandaşlarımız doğalgaz, elektrik faturasını, kredi kartı borçlarını ödeyemediğinde oylarıyla vezir yaptığı sizler ne gibi çözüm üreteceksiniz? Merak ediyorum. 
Yaşamak; bir ot gibi nefes alıp vermek değildir. Eğer ki biz insan isek, siz kimin neyisiniz? Eğer ki, bizler “bir hırka bir hasır yeter” diyen Peygamberin ümmetiysek, sizler hangi dine mensupsunuz?  
Hayat Eve Sığar diyerek Ülkeyi topyekûn hapishaneye çevirmek sizin için bir çözüm olsa da, yokluk ateşiyle Cehenneme dönen hayatları yok sayamazsınız. 
***
Not; Yozgat Belediye Başkanı Celal KÖSE Beyefendiye ALLAH’TAN acil şifalar diliyorum.