MEVSİM değişikliğini son iki yıllık süreçte daha net ve yaşayarak gördük. Uzun bir kuraklığın ardından gelen yağışlar sel olup, tahribata neden oldu... 

Yozgat da, yaşanılan bu kuraklıktan, aşırı yağışlar nedeniyle oluşan olumsuzluklardan payına düşeni aldı. Ekili alanlar susuzluktan kurudu, kavruldu, bir çok alandan verim alınamadı. Ekin boyları büyümeyince, başaklar dolmayınca çiftçi ekine biçer sokamadı. Saman olarak hasat yapmak durumunda kaldı.

Yozgatlılar olarak bizler böylesine sıcak havalara alışkın değiliz. Kavurucu yaz sıcaklarında serinliğimizle övündüğümüz dönemler çok oldu. Bugün sıcaklık nedeniyle gölgelik arıyoruz. 

Sadece Çamlık değil, Çamlığın eteklerindeki Fatih Parkı, Sarıhacılı, Çalatlı, Nohutlu, Kenpark, Spor Vadisi gibi alanlar piknikçilerin, daha doğrusu sıcaklardan kaçanların mekanı oldu. Deyim yerinde ise gece gündüz bu bölgelerde 'iğne atsanız yere düşmeyecek' bir kalabalık var.

Doğal denge giderek bozuluyor. Bu da iklimlerin değişmesine, dolayısıyla da topraktan besin olarak hasat ettiğimiz ürünleri de olumsuz yönde etkiliyor. Bir taraftan kuraklık nedeniyle ürün alınamazken, diğer taraftan alınan ürünlerin eski tadının olmadığından bahsediliyor. ''Bu yerli domatese benzemiyor, tadı tuzu yok!'' denildiğine sizlerde şahit olmuşsunuzdur. Diğer ürünler için de bu durum geçerli. Meyvenin, sebzenin artık tadı da tuzu da kaçtı...