SOKAKLARDAN geçerken tanıdığınız bir çok insanla karşılaşırsınız küçük şehirlerde. Merhabalaşıp hal hatır sorarsınız. Küçük sohbetler edersiniz. Samimiyet miktarınca konular açılır. Herkesin kişisel bir gündemi vardır mutlaka, dinleyip ayrılırsınız.
Küçük esnafın gündemi hiç değişmez, işler kötü gidiyordur,  borçlar birikmiştir.  Aldığı ev ya da arabanın taksidini ödemekte zorlanıyordur. Vergiler yüksektir. Gelin, kaynanası ile geçinemiyordur. Oğlan el kızının güdümüne girmiştir. Sonlarının hayr olması için yaratıcıdan imdat beklerler.
Memurun gündemi de aşağı yukarı aynıdır, değişmez. Kredi taksitleri bunaltmış, çocuğun okul ödemeleri de terletmiştir. Hamam buharına tutulmuş gibidir benizleri. Maaşlar yetmiyordur, üstelik iki maaşla geçinemiyorlardır. Bu sene tatil de hayal olmuştur. Sonlarının hayr olması için yaratıcıdan imdat beklerler.
Orta sınıftan bir müteahhit ya da tüccarın da gündemi değişmez, iktidarlar değişmedikçe. Maliyet girdileri pahalanmış, dolar artmış, demire betona zam gelmiştir. İmalatlarına zam yapmak zorunda kalmışlardır yoksa aç kalacak, Allah göstermesin dilencilik yapacaklardır. Yüzseksen bin liraya mal ettikleri daireyi dörtyüzbin liraya satmazlarsa açlık her an kapılarında beklemektedir. Vergiler ve sigorta primleri yüksektir. Yılda bir kez umreye giderler. Bir fincan kahveyi 15 liraya içip sonlarının hayr olması için yaratıcıdan imdat beklerler.
İdarecilerin de gündemi değişmez, merkezi hükümet tasarruf ilan etmiş, muslukları kısmış, yer yer de kapatmış, kaçak varsa kendirle sarmıştır. Bu ekonomik ahval içerisinde hizmet etmek zordur. Bazı hizmetler kaf dağının ardında yılanlar şahının tuttuğu bir mağaradadır, erişilmez. Ekmeği ağzında tutan aslan da o mağarada yaşar. Sık sık toplanıp dağılırlar, sonlarının hayr olması için yaratıcıdan imdat beklerler.
Akademik kesimin gündemi de değişmez, yüz yıl geçse de değiştirelemez. Ne olacaktır bu memleketin hali? Bol bol fakülte, azar azar da yüksekokul açarlar. İçine çokça bina azca öğrenci oturturlar. Her sene kep fırlattırıp binlerce işsizi sokağa salarlar. Kantinde tost yerken sonlarının hayr olması için yaratıcıdan imdat beklerler.
Ulema gündemi de sabittir. Onlar sadece dua ederler. Dua' nın vergisi, sgk primi yoktur. Çokça gayrimenkul edinirler. Hallerinden sikayet etmek gibi bir lüksleri yoktur,  küffar işidir şikayet etmek. Sadece kendilerinin değil başkalarının sonları için de yaratıcıdan imdat beklerler.
Lübnan patlamış, Suriye yanmış, buzullar erimiş, okyanuslar yükselmiş gibi gündemler Anadolunun ortasına pek erişemez. Dağlar engeldir uzak gündemlerin geçişine. Bin yıl geçse de bu böyle kalacaktır. Dua edip yaratıcıdan imdat   bekleyenlere selam olsun. 
"Sivrisinek de memnun değil hayatından, vızıltısı şikayet makamındadır."