Yüzeyde ve akropoldeki kazı çalışmalarında parçalar halinde ele geçirilen altı tabletin de doğruladığı üzere, Uşaklı Höyüğün kentsel gelişiminin Hitit dönemi ile Geç Tunç Çağı’nda en üst seviyeye ulaştığı kaydedildi. Yumurta şeklindeki 10 hektarlık düz bir teras ile 2 hektarlık bir tümsekten oluşan alanda geçen yıl yapılan kazılarda, bölgenin kutsal bir alan olduğu, önemli tapınakların bulunduğu kaydedildi. Floransa Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Orta Anadolu’daki İtalyan Arkeolojik Misyonu Başkanı Prof. Dr. Stefania Mazzoni, ‘Uşaklı Höyükteki Son Bulgular’ başlıklı konferansta, Uşaklı Höyüğün Hitit dönemine denk gelen milattan önce 3. milenyuma kadar uzanan bir yerleşim tarihi olduğunu söyledi. Mazzoni, Hititlerin başkenti Hattuşaş’a çok yakın olan, Yozgat sınırları içinde bulunan Uşaklı Höyüğün, o dönemde kutsal bir bölge sayıldığını, burada tapınaklar bulunduğunu anlattı. Mazzoni, höyükte sürdürülen kazılar sonucunda, biri aşağı kentteki bir tapınak, diğeri ise akropoldeki bir saray olmak üzere iki anıtsal Hitit yapısının bölümlerinin ortaya çıkarıldığını hatırlattı. Bu iki ana yapı üzerindeki araştırma ve incelemelerini sürdürdüklerini belirten Mazzoni, bölgedeki kazı çalışmalarının da devam ettiği ifade edildi.
Yüzeyinde iri granit bloklara rastlanılan Uşaklı Höyük bölgesinin, Fırtına Tanrısına yönelik ibadetlerin merkezi olan, başkent Hattuşaş’tan iki günlük yürüme mesafesinde bulunan Zippalanda adlı bir diğer önemli Hitit kenti ile ilişkilendirildiği kaydedildi. Baharın gelişini müjdeleyen kutlamalara dair metinlerde, Hitit kralının bir ayin gerçekleştirmek üzere başkentten Zippalanda ve Daha Dağı’na yolculuk yaptığı, ardından ise Alişar Höyük ile ilişkilendirilen Ankuwa kentine doğru ilerlediğinden bahsetmekte olduğu hatırlatıldı. Bu sit alanı ile Hattuşaş’tan eşit mesafe uzaklıkta yer alan Uşaklı Höyüğün güney sınırlarını çizen heybetli Kerkenes Dağı, konumu itibarıyla yazılı kaynaklarda bahsi geçen Daha Dağı ile örtüştüğü bildirildi. 

 

Editör: TE Bilişim