Çeliksi, ‘Sünnetin Dindeki Yeri’ başlıklı sohbetinde Sünnetin, Arapça kökenli bir kelime olduğunu hatırlatarak, ‘’Kelime itibariyle ‘gelenek, âdet’ gibi anlamlarının yanı sıra ‘kural koymak, yasa koymak’ gibi anlamlara gelmektedir. Arap kültüründe ise bir kimsenin diğer insanlardan farklı olarak yaptığı ve tekrar ettiği davranışlar da sünnet olarak isimlendirilirdi’’ dedi. Kişilerin bu tutum ve davranışlarının da yine o kişilere atfen ‘Ali’nin Sünneti, Ömer’in Sünneti’ gibi ifadelerle nitelendirildiğini aktaran Çeliksu, ‘’Bu açıdan sünnet, İslam dini özelinde Hz. Peygamberimizin sahsında somutlaşan ve O’na özgü bir olgudur. Müslümanlıkta, Kur’an-ı Kerim’den sonra ikinci temel kaynak olan sünnet; ‘Kavlî Sünnet, Fiilî Sünnet, Takrirî Sünnet’ olmak üzere üç bölüme ayrılır. Kavlî Sünnet, Hazreti Peygamberimizin söylediği sözlerden oluşur ki, sünnetin ağırlıklı bir bölümünü bu sözler oluşturur. Fiilî Sünnet, Hazreti Peygamberimizin bizatihi yaptığı davranışlardır. Takrirî Sünnet ise kendisi söylemediği ve yapmadığı halde söylendiği ve yapıldığında onayladığı ifade ve davranışlardır. Sünnet, bütün boyutlarıyla, Kur’an-ı Kerim’le insanlığa gönderilen mesajların, nasıl anlaşılması ve tatbik edilmesi gerektiğinin Hazreti Peygamberimizin hayatı özelinde ortaya konmasıdır. Nitekim vefatından sonra Hazreti Ayşe validemiz de, kendisinden, Hazreti Peygamberimizin nasıl bir ahlâkı olduğunu öğrenmek isteyenlere, ‘Siz hiç Kur’an okumuyor musunuz, O’nun ahlâkı Kur’an ahlâkıydı’ diyerek bu durumu teyit etmişlerdir’’ ifadelerini kullandı.

Yozgat Bozok Üniversitesinde panel ve fotoğraf sergisi! Yozgat Bozok Üniversitesinde panel ve fotoğraf sergisi!
Editör: TE Bilişim