Yozgat'ta 5 çayı programı! Yozgat'ta 5 çayı programı!

Cumhuriyet Alanı’nda yapılan basın açıklamasında konuşan Memur-Sen Yozgat İl Temsilcisi Kenan Şerefli, bugün Haziran ayı enflasyon rakamının açıklandığını, böylelikle kamu görevlilerinin 2021 yılı ilk altı aylık zam oranına eklenecek enflasyon oranı da belirlenmiş olduğunu söyledi. Şerefli, 5. dönem toplu sözleşmenin mutabakatsızlıkla sonuçlanması nedeniyle Kamu İşvereni ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu 2021 yılı için yüzde 3 artı yüzde 3 zammı kamu görevlilerine reva gördüğünü belirtti. Memur-Sen Yozgat İl Temsilcisi Kenan Şerefli, Haziran ayı enflasyon rakamlarının, deyim yerindeyse evdeki hesabın çarşıya uymadığını bir kere daha tescil ettiğini söyledi. Seyyanen zam çağrısında bulunan Memur-Sen Yozgat İl Temsilcisi ve Eğitim Bir-Sen Yozgat Şube Başkanı Kenan Şerefli, ‘’Kamu görevlilerine, enflasyon kaynaklı yaşanan ekonomik kayıpların telafisi için en düşük devlet memuru aylığının yüzde 10'u kadar seyyânen (eşit şekilde) zam yapılmasını, en düşük devlet memuru maaşının da yükseltilmesini istiyoruz. Kamu işvereninin belirlediği zam, mart demeden buharlaşıyor. Tam da bu yüzden, en düşük devlet memuru maaşının yüzde 10'undan az olmamak üzere seyyanen zam talebini her zemin ve şartta dile getirdik, getirmeye de devam edeceğiz. Artık bahaneleri ortadan kaldıralım, gerçekleri konuşalım. Gelin, kamu görevlilerini ferahlatacak ve bu amaçla da refahtan pay almalarını sağlayacak bir paradigmal değişimi hayata geçirelim. Açıklanan 1,94'lük Haziran ayı enflasyon oranıyla 2021 yılı ilk altı aylık enflasyon farkı 5,45 olmuş, böylelikle 1 Temmuz 2021 itibariyle yüzde 8,45'lik bir artış olmuştur. Bu zam değil, enflasyon kaynaklı memurun kaybıdır. Korona virüs salgını hayatımızın akışını derinden etkiliyor. Dolayısıyla, böylesi zor koşullar altında, ülkemiz ekonomisinin kur üzerinden yaşadığı finansal dalgalanma dâhil birçok konuyu serin kanlı bir değerlendirmeye tâbi tutmamız gerektiği de ortadadır. Biz durduğumuz yerin sorumluluğunu da zorunluluğunu da iyi bellemiş bir emek örgütüyüz. Evet, biz emeğimizin ve ekmeğimizin derdindeyiz. Biz, alın terimizin hakkını ve hizmetimizin ederini istiyoruz. Memur-Sen olarak, 4. ve 5. dönem toplu sözleşme süreçlerinde hükûmetin sığınağı hâline gelmiş olan ‘kamu görevlilerini enflasyona ezdirmeyeceğiz' sözünün hakkaniyeti yansıtmadığını söyleyerek kamu görevlilerinin büyümeden ve refahtan pay alması gerektiğinin altını çizdik ve bunun mücadelesini verdik. Biz ülke gerçeklerini temel alan tekliflerle masaya oturduk, hep ekonominin gerçekleri ve alın terinin hakkını vermeye dair gerekler yerine, tahmini enflasyon rakamları ile alım gücünü sıfırlayan, gerçekleşmesi mümkün olmayan hedefler üzerinden belirlenen artış oranına dayanan mantıkta ısrar etmenin manası ve anlamı yok. Geldiğimiz nokta ortada yaşanan süreç maalesef Memur-Sen'in haklılığını tescilledi. Gelin bu çarpık sistematiği değiştirelim. Hayali enflasyon hedefler üzerinden değil, reel gerçekler üzerinden artışları belirleyelim. Her şeye zam yapılırken memurun seyretmesi beklenemez. Biz, gerçeklere uygun yüzdelik zam, geçmiş kayıpların telafisi için seyyanen zam ve büyüyen Türkiye'den memurların refahına düşen payını istiyoruz. Kamu işvereninin belirlediği zam, Mart demeden buharlaşıyor. Tam da bu yüzden, en düşük devlet memuru maaşının yüzde 10'undan az olmamak üzere seyyanen zam talebini her zemin ve şartta dile getirdik, getirmeye de devam edeceğiz. Artık bahaneleri ortadan kaldıralım, gerçekleri konuşalım. Seyyanen zam çağrımız, bu kapsamda görülmeli, gelir kayıpları giderilmeli. Biz, olmayan bir kaynaktan artış istemiyoruz. Var olan ve kamu görevlilerinden sakınılan bir kaynaktan payımız olanın, hakkımız olanın verilmesini istiyoruz. Evet, Türkiye'nin ekonomisi büyüyor. İhracatta tüm zamanların rekoru kırılıyor. Fakat birçok kesimin haklı olarak tepki gösterdiği şekilde Türkiye'nin büyümesinden sadece, yüksek gelirli kesim, büyük sermaye ve finans sektörü pay alıyor. Büyümenin ürettiği kaynağı, bu kesimler kendi arasında paylaşıyor. Ne yazık ki, gelir dağılımındaki makas gün geçtikçe açılıyor, ülkeyi ayakta tutan orta sınıf eriyor, tabanla tavan arasındaki uçurum büyüyor. Evet, Türkiye ekonomisi büyüyor fakat memurlar büyümüyor. Kamu görevlilerinin mali ve sosyal hakları söz konusu olduğunda 'mali disiplin', 'bütçe imkânları' ve 'tasarruf tedbirleri' başta olmak üzere çeşitli bahaneler üretiliyor. Hal böyle iken; Sermaye ve finans kesimi için teşvik paketleri, vergi afları çıkarılıyor. Bunun bir sosyal maliyetinin olacağını herkesin düşünmesi gerekmiyor mu? Bazı taleplerimiz arasında ücretlere yapılacak artışın dışında, Türkiye'nin büyümesinde ve gelişmesinde en çok katkıya sahip olan kamu görevlilerine refahtan pay istiyoruz. Kamu görevlilerine, enflasyon kaynaklı yaşanan ekonomik kayıpların telafisi için en düşük devlet memuru aylığının yüzde 10'u kadar seyyânen (eşit şekilde) zam yapılmasını, en düşük devlet memuru maaşının da yükseltilmesini istiyoruz. Kamuda aslî istihdamın kadrolu olmasını ve sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesini istiyoruz. Yardımcı hizmetler sınıfının kaldırılarak, personelin genel idari hizmetler sınıfına geçirilmesini istiyoruz. Siyasî iradenin vaadi olan 3600 ek göstergenin sınıf ve unvan ayrımı yapılmaksızın yerine getirilmesini istiyoruz. Aile yardımının artırılmasını ve emeklilere de ödenmesini istiyoruz. Memurlara da dini bayram ikramiyesi ödenmesini istiyoruz. Ek ödeme oranlarında artış istiyoruz. Derece-kademe sınırlandırılmasının kaldırılmasını istiyoruz. Temel insan haklarından olan grev ve siyaset hakkının verilmesini istiyoruz” dedi.

Editör: TE Bilişim