Uzmanlar Türkiye'de böbrek rahatsızlıkları, diyaliz ve organ nakli konularının insanlar arasında hiç bilinmediğini belirtirken,  beyin ölümü ile ilgili bazı yanlış anlaşılmalar olduğunu vurguladı.
    Uzmanlar, diyalizin aslında bir tedavi yöntemi olmadığını, böbrek yetmezliği olan kişilerde hayatını idame ettirmeye yardımcı bir yöntem olduğunu vurguladı. Türkiye'de şu anda 60 bine yakın diyalize giren böbrek yetmezliği bulunan hasta olduğunu kaydeden Uzmanlar, "Türk Nefroloji Derneği'nin rakamlarına göre 2013 yılında bu rakamın 100 bin olması bekleniyor" dedi.
    Böbrek nakli ile diyaliz arasındaki farka da değinen Uzmanlar, "Bugün 100 kişiyi diyalize alırsak 10 yılsonunda maalesef bunların 11 tanesi hayatta kalabiliyor. Ancak bugün 100 kişiye böbrek nakli yaparsak 10 yılsonunda bu hastaların 72 tanesi hayatta kalıyor. Yani neredeyse 7 kat oranında bir yaşam avantajı var. Sadece yaşam avantajı değil ülke ekonomisine katkı açısından da böbrek naklinin faydası var. Diyalize giren bir hastanın ülkeye maliyeti yıllık 20 bin dolar. 60 bin diyaliz hastamızın için yılda 1,2 milyon dolar para yurt dışına gidiyor. Tedavi yöntemi olmayan sadece yaşamı idame ettirmeye yarayan bir yönteme yılda 1,2 milyon dolar para harcıyoruz. Oysaki böbrek naklinde maliyet bunun yarısı kadar. Tabi ki sağlık söz konusu olduğunda paranın hiç bir anlamı yok ancak sağlık avantajı olan, daha iyi bir tedavi yöntemi varken hem de bundan ülke ekonomisi katkı sağlayabilecekken bunu kesinlikle artırmamız gerekiyor" diye konuştu.
    Uzmanlar, şu anda Sağlık Bakanlığı'nın bekleme listesinde böbrek nakli için bekleyen kişi sayısının 20 bine yakın olduğunu ifade ederek, "Oysa biz 2009 yılında tüm Türkiye'de 2400 tane böbrek nakli yapabilmişiz ve bunların sadece 463 tanesi kadavradan yapılan, beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden yapılan nakiller. 2009 yılında 70 milyonluk ülkemizde sadece 263 tane organ bağışı olmuş ve bunlardan da 463 tane böbrek nakli gerçekleştirilebilmiş. Bu maalesef batı standartlarının çok çok altında bir rakamdır" şeklinde konuştu.
    Organ nakilleri konusunda toplumsal bilinci artırmak için çeşitli çalışmalar yapılması gerektiğine değinen uzmanlar, "Ne kadar çok yerde konuşursak organ bağışının korkulacak bir şey olmadığı aksine ne kadar gerekli bir şey olduğu o kadar kolay anlaşılacaktır. Bu konuda basının etkisi çok büyük, şöyle bir örnek vermek istiyorum; tam yılını hatırlamamakla beraber 1997 ya da 1998 yılında bir gazeteci bayana karaciğer nakli gerekiyordu ve bütün basın ona karaciğer bulunsun diye ayağa kalktı. O yılki organ bağış sayılarına biz maalesef 10 yıl sonra gelebildik "dedi.
    Uzmanlar, böbrek yetmezliğinin çok büyük bir kısmının önceden bilinemediğini ifade ederek şöyle dedi:
    "Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de böbrek yetmezliğinin en önemli nedeni şeker hastalığı. Dolayısıyla çocukluk çağında sık idrar yolu enfeksiyonu olanlar, şeker hastalığı olanlar, yüksek tansiyonu olanlar ne kadar çok doktor kontrolü altında olurlarsa, böbrek yetmezliğinden o kadar uzun süre ya da başlarına hiç gelmeyecek şekilde korunabilirler. Özellikle şuna dikkat edin diyebileceğimiz bir şey yok ama en küçük bir rahatsızlığınız da hemen bir sağlık kuruluşuna başvurun."
    Uzmanlar ise ülkemizde beyin ölümü ile ilgili bazı yanlış anlaşılmaların olduğunu belirterek, "Beyin ölümü ile ilgili ülkemizde bazı yanlış anlaşılmalar var. Beyin ölümü demek tıbben, hukuken ve dinen ölüm demektir. Bunun yanında organ bağışı yaptığınızda diyelim ki evde öldünüz, trafik kazasında öldünüz hiç bir organınız hiçbir kimseye hayat vermez. Çünkü o organların bir başka kimseye hayat vermesi için kalbin çalışıyor olması lazım. Bu koşullarda ancak ve ancak bir hastane yoğun bakımında ve tüm destek tedavileri ile mümkündür. Ancak o koşullarda diğer organlar bir başkasına hayat verebilir" dedi.Organ nakli konusunda kendilerinin ağır bir görevi olduğunu da ifade eden uzmanlar, "Organ nakli koordinatörünün en önemli görevi organ bağışı ile ilgili artırıcı faaliyetler yapmak ve bir beyin ölümü olduğu zaman aile ile görüşerek o organların başkasına hayat vermesi için izin istemektir. Organ bağışı iki türlü olmakta. Biricisi akrabalarından, vücutta iki tane olan organlardan birinin bağışlanması tarzında olanı ancak bizim asıl önem verdiğimiz, kadavra dediğimiz beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerde ki bağıştır. Bu da maalesef ülkemizde çok az. Avrupa'da ülkemizde yapılan organ bağışının 10 katı organ bağışı yapılmaktadır. Ülkemizde yılda ortalama 10 bin insanımızı organ bulamadığımız için kaybediyoruz" şeklinde konuştu.
Editör: TE Bilişim