CORONAVİRÜS'ün neden olduğu Covid-19 salgını 2019 sonunda Çin’in  Wuhan kentinde ortaya  çıkmış ve 2020 Mart ayında hızla  tüm dünyaya yayılarak pandemi haline gelmiştir. Daha önce   bakteri nedir, virüs nedir, mantar nedir, parazit nedir birçoğumuz bilmiyorken,  bir anda  panikle virüsün neredeyse en ince ayrıntısına kadar öğreniverdik. 

İlk kez maske takma duyarlılığı gösterenlere şaşkın bakışlar kısa zaman içinde zamana adapte olarak, bir salgın gerçeğinin sembolü  oldu. Ölümlerin duruma eşlik ettiğinin basına yansıması ile yaşamın değeri bir kere daha gözden geçirildi. Özellikle  bazı kronik hastalıklar, ileri yaş, sigara, obesite, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, akciğer hastalıkları, kalp hastalıkları  olan kişilerde hastalığın daha ağır seyretmesi bu gruplarda paniği üst seviyelere taşıdı. Bakanlıktan getirilen tedbirlerle işin ciddiyeti bir kere daha vurgulanmış oldu. Artık okullar, parklar bahçeler sessizliğe gömüldü. Bayramlar rutin gelenekselliğinden uzaklaşarak teknolojik bağlantılar hayatın merkezine yerleşti. Eğitim, kültür, sanat, spor, turizm, ticaret hayatına büyük bir darbe inmiş oldu. 

Daha önce adını bile duymadığımız, bir anda tüm dünyayı bu kadar acımasızca kasıp kavuran maddi ve manevi sayısız sıkıntılara yol açan bu virüsle savaşımız  hala devam etmekte. En baştan beri bu yükle başetmeye çalışan sağlık kadrosu yıpranmaya devam ediyor. 

Biz sağlıkçılar olarak  salgın başladığında bu yeni virüs ve sebep olduğu enfeksiyon tablosunun ne olduğunu, nasıl tanı aldığını ve takibinde nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda henüz bilgi sahibi değildik. Önce  Çin’de,  kısa zaman sonra da  dünyanın dört bir yanında yapılan  araştırmaların yayınlanması ile tedaviler şekillendi. Bu tedaviler zamanla güncellendi, eklemeler ve çıkarmalar yapıldı, henüz tam olarak iyileştiren  kesin  bir tedavi  protokülü olmasa da virüs üzerine büyük etkileri olan tedaviler uygulanmaya başladı. Sayın bakanın da dediği gibi bu hastalıkta en büyük silah bu hastalığa yakalanmamak, ancak çember bu kadar daralmışken, durumumuz o kadar zor ki!  

Her birimizin en yakınlarında  bu kadar Covid-19 tanısı alan kişi  varken silahımızın etkinliğinin kaybolmaması adına  çabalarımız hem  insan fizyolojisine hem de psikolojisine ağır gelmeye başladı. Hayatını devam ettirmek için sabit gelir kaynağı olmayan kişiler  bu savaşı ne kadar daha devam ettirebilecek bilinmiyor. 

Yakınları hastalanan kişilerin kaygısı  veya maalesef kaybeden kişilerin  yası zaten aylardır kapalı yaşam alanındaki insanları zorladıkça zorluyor. Zaten ‘’bizim zamanlarımızın çocukluğu’’nu yaşayamayan  çocuklar, eğitim ve  sosyal hayatlarındaki  bu ani büyük değişiklikle başetmeye çalışırken ebeveynleri de   aynı kaosa  paralel olarak  sürükleniyorlar.  

Bir sonraki köşe yazımızda; biz bu savaşın neresindeyiz, neresinde olmalıyız, bu gidişata yön verme şansımız var mı? Sevdiklerimiz ve kendimiz için üzerimize düşen görevler nedir? Covid-19 için nasıl beslenmeliyiz, pozitif  olduğumuzda nelere dikkat etmeliyiz? Konusuna değineceğiz.