TÜİK’in mayıs ayı enflasyonunu aylık yüzde 1,53, yıllık ise yüzde 35,41 olarak açıkladığını hatırlatan Taşkın, memur ve emeklinin bu oranlarla daha da yoksullaştırıldığını ifade etti.
Taşkın, yaptığı yazılı açıklamada, bayram hazırlığı yapamayanların çaresizliğine dikkat çekerek şu değerlendirmede bulundu: “Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) mayıs ayı enflasyonunu yüzde 3,66, yıllık bazda yüzde 71,23 olarak açıklarken; İstanbul Ticaret Odası’nın verisi ise aylık yüzde 2,83 oldu. TÜİK’in resmi oranı ise sadece yüzde 1,53. Bu durum, memur ve emeklilerin maaş artışlarının baskılanması anlamına geliyor. Açıklanan düşük TÜFE oranı, doğrudan maaş zamlarını etkilediği için memurun ekmeğinin bir kısmı elinden alınmış oluyor.”
Dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 25 bin 92 liraya, yoksulluk sınırının ise 81 bin 734 liraya yükseldiğini belirten Taşkın, bekar bir çalışanın yaşam maliyetinin ise 32 bin 463 liraya çıktığını ifade etti.
Taşkın, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Memur ve emeklilerin maaş zammı TÜİK’in enflasyon oranına göre belirleniyor. Ancak TÜİK’in hesaplama yöntemini anlamakta zorlanıyoruz. Bu sistem zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapıyor. Kamu çalışanları ve emekliler bayram sevincini yaşamak yerine geçim derdiyle mücadele ediyor. Bayram öncesinde sofraların yokluğunu konuşuyoruz.”
Memur ve emeklilere insanca yaşayabilecekleri bir ücret verilmesi gerektiğini vurgulayan Taşkın, çözüm önerilerini ise şu şekilde sıraladı: “Vergi dilimi yükseltilmeli, vergi oranı yüzde 15’te sabitlenmelidir. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınarak adalet sağlanmalıdır. Enflasyon farkı her ay maaşlara yansıtılmalı, maaş zamları gerçekleşen enflasyona göre yapılmalıdır. Seyyanen zamlar kök maaşa yansıtılmalı, refah payı kalıcı hale getirilmeli ve emekliliğe yansıyan tek kalem maaş yoksulluk sınırının üzerinde olmalıdır.”
