BİR profesör konuşmak için kürsüye çıkacakken birisi ona hıyar atmış. Profesör hiç moralini bozmadan kürsüye çıkıp hıyarı sallayarak,
—Birisi kimliğini düşürdü sanırım, demiş.
Demek ki insan, bir eyleme girişirken onun yaratacağı sonucu da düşünmeli. Yoksa çok zor durumda kalabilir. Bu nedenle birbirleriyle hararetli biçimde tartışanlar, özellikle de milletvekillerimiz Mecliste davranışlarına çok dikkat etmeliler.
***
Bir filozof, kırda tek başına giderken uzaktan acemi ve cahil bir okçu görmüş. Okçu, oku hedefe nişanlıyor; ama hep karavana atıyormuş. Filozof oka hedef olmaktan korktuğu için gidip okçunun hedefine oturup demiş ki:
—Buradan daha emin bir yer olamaz. Çünkü okun hedefini bulmayacağından eminim.
Merkez Bankasının enflasyon hedeflerini tutturamayışı bundan olmasın?..
***
Avcının biri palavra sıkıyormuş:
—Geçen yaz Afrika'da 99 aslan vurdum.
Arkadaşı dayanamamış:
—100 de şuna bari, demiş.
Avcı da,
 —1 aslan için yalan mı söyleyeceğim sana, demiş.
Bence bu avcı hemen siyasete atılmalı. Başarılı olacağı kesin.
***
Adamın biri doktora gitmiş. Doktor hastaya sormuş:
—Şikâyetiniz nedir?
—Unutkanlık.
—Belirtileri neler?
—Neyin belirtileri?..
—Unutkanlık dediniz ya!
—Ne unutkanlığı?..
Aaa, demek ki bazı politikacılar seçim öncesi verdikleri sözleri bu nedenle yerine getiremiyorlarmış!
***
Polis, yurt dışına kaçak insan taşıyan kamyon şoförüne sorar:
—Ne var kamyonda?
Şoför:
—Mal var.
Bunun üzerine kaçaklardan birisi kafasını çıkarıp bağırır:
—Kime mal diyorsun lan sen?
Polis: 
—Hani mal vardı?
Şoför:
—Eee, mal olmasa kafasını çıkarır mı?..
Hani çeşitli haltlar karıştırıp bir de bunları beceriymiş gibi sosyal medyada paylaşarak kendi kuyularını kazan bazı akıllılar var ya, işte bana onları anımsattı bu fıkra.
***
Temel, aldığı bir daktiloyu bozuk diye geri götürür. 
Satıcı merak edip sorar:
—Neresi bozuk? Dün aldığında sapasağlamdı.
Temel yanıt verir:
—İki tane "a" yok, “saat” yazamıyorum.
İşte bu nedenle bir işi ona uygun, yaraşır ve yeterli olan (liyakatli) kişilere vermek gerekiyor. Haksız mıyım?..
***
Köylü, yeni doğan bir sıpayı kucağına almış evine dönerken iki ilkokul öğrencisi kendisine takılır:  
—Hayrola amca, oğlunu nereye götürüyorsun böyle?
Adam, kendine yapılan bu terbiyesizliğe aldırmamış görünerek yanıt verir:
—Gittiğiniz okula kaydını yaptıracağım.
***
“Bin düşün, bir söyle.” diye boşuna söylememişler. İşte böyle düşünmeden konuşan, eşekten düşmüşe döner. Yozgatlıların dediği gibi; “Düşünmeden çiş yapan, çömüdü çömüdü taş atar.” , “Lafını bil de konuş, ağzını sil de konuş.”
***
Kızın biri dağınık odasında umursamazca oturmaktadır. 
Annesi ona,
—Kızım hadi, odanı topla, der. 
Kız, pişkin bir biçimde,
—Anne ben sözelciyim, toplayamam, diye karşılık verir.
Annesi de hemen taşı gediğine koyar:
—Ben de sayısalcıyım, iyi çarparım.
Bu da kendini akıllı sanan açıkgözlere uyarı olsun. Unutmasınlar ki, “Akıllı insan, aklını kullanır; daha akıllı insan, başkalarının aklını da kullanır.”