Okulda sıcak bir hava oluştu. İlgiyle dinlenilen başarı öyküleri çocukların ve velilerin üzerinde etki bırakıyordu. Güzel bir motivasyon oluşuyordu. Samimi hava yüzlerde tebessüm, zihinlerde de derin düşünceler bırakmış olmalıydı ki katılanlar da bunu ifade ediyordu.
Her yeni faaliyet, her yeni diyalog, her yeni buluşma daha sonrası için yeni bir iş ve yeni bir sorumluluk doğuruyordu. Bu buluşmada da öyle oldu. Halktan katılanlardan biri, içli ve duygulu bir biçimde “Hoca sen iki sene önce gelmeliydin!” dedi. Sebebini sormadım ama ben dersimi almıştım. Geç kalıyorduk. Her ilde en az bir üniversite var ama üniversiteler ve akademisyenler halka ulaşmakta geç kalıyorlar. O günden sonra gidebildiğim yere kadar gitmeye çalışmam gerektiğini, şartları zorlamam gerektiğini ve davet edildiğim köy, kasaba, yöre, neresi olursa olsun konuyla ilgilenmem gerektiğini düşündüm.
Bu etkinlik, öğretmenleri ve okul yönetimini çok mutlu etti. Okullarına ilk kez bir akademisyenin geldiğini ve böylesine güzel çalışmaların yapılıyor olmasının değerini ifade ettiler. Bakış açılarında çok önemli gelişmeler olduğunu vurguladılar. Beklentilerinin çok ötesinde bir destek gördüklerini söylediler.
Başarılı olabilmenin yollarını bir akademisyenden dinlemek tüm öğrenciler için önemliydi. Hem de kendileri gibi köy okullarında okumuş birisinden. Büyük bir farkındalık oluştuğu muhakkak. Eğitim için ODTÜ mezunları, öğretmenler, Faraşlı’daki okul ve halk ile örnek bir dayanışma ortaya koymuş olduk.
“Köy koleji” diye bir şey olamaz mı? Bence olur. O zamanda ifade ettiğim gibi Anadolu köyleri, insanları ve oralarda yaşayan çocukları çok daha fazla önemsemeliyiz. Mevcut durumları itibarıyla bu tür yerlerdeki okullar çok faydalı fırsatlar barındırmaktadır. Kaynaklara ulaşmak çok daha kolay hâle geldi. Öğretmenlerimiz öğrencilere odaklanmada daha rahatlar. Vakit sıkıntısı yok denecek düzeydedir. Her ilde üniversite var. Farkındalık oluşturmak, bilinçlendirmek ve pratiğe dönük çalışmalar yapmak mümkündür. Proje tabanlı çalışmalara ağırlık verilmelidir. Kırsal bölgelerde ve köy okullarında görev yapan çok nitelikli öğretmenlerimiz var. Onların değerini bilmeliyiz.
Faraşlı’da başlayan çalışmalarımızın dalga dalga yayılacağı günler başlıyordu. Devamında farklı köy okullarına da gitmeye başladık ve kıymetli hatıralar biriktirdik. Covid-19 salgını sürecinde de devam ettirdiğimiz çalışmalarımız önemli bir ihtiyacı karşılamış oldu. Bunlara da zaman zaman değineceğiz elbette…
Köy ve kasaba okullarında eğitim gören çocuklara yönelik çalışmaları devam ettirirken Faraşlı’dan yine bir davet gelmişti. “Köyde Okuma Etkinlikleri” programımızın 20’ncisi için 8 Kasım 2021 Pazartesi günü yine oralara yollanmıştık. İlkokul / ortaokul öğrenci ve öğretmenleriyle sınıflarında buluştuk. Çocuklar büyüyor ve gelişiyordu. Okul müdürü değişmişti. Yeni müdür Yusuf Yılmaz da yaptığımız çalışmaların ne denli önemli ve yararlı olduğunun bilincindeydi.
Program kapsamında "Faraşlı'dan da İbn-i Sina Çıkabilir" başlığı etrafında bilim insanlarının isimleri üzerinden erken yaşlarda bilime ilgiyi artırıcı yönde sohbetler gerçekleştirdim. Öğrencilerin merakını ve sorgulayıcı yönde sorularını ifade etmelerine fırsat verip bilim insanlarının sorularla ve merakla yola koyulduklarını hatırlattım. Bilim insanı olmak için neler yapılması gerektiğini anlattım.
"Ben de Yaparım" başlığı altında öğrencilerin hayallerini açığa çıkartacak yönde diyaloglar geliştirdim. Yenilikçi işler yapmanın güçlü hayallere bağlılığına değindim. Güçlü ve özgün hayallerin insanın zihninde var olan bilgilerin niteliğine, yeniliğine ve orijinalliğine bağlı oluşundan söz ettim. Bunun için de entelektüel, aktüel ve yeni bilgilerin yer aldığı kitaplarla, bilim ve teknolojiyle ilgili kitaplarla haşir neşir olmanın önemini izah etmeye çalıştım.
Etkinliklerin içeriği de gelişiyordu. Okuldaki öğretmenler de kısmen değişiyordu. Öğretmenlerle ayrıca bir araya gelip "Proje Fikri Geliştirme Eğitim Semineri" başlığı etrafında, okullarda yapabilecekleri çalışmalara dair bilgiler paylaştım. TÜBİTAK proje programları hakkında bilgiler de verip son yıllarda TÜBİTAK proje yarışmalarında Yozgat’ın kendini iyice göstermeye başladığını vurguladım. Köylerden öğrencilerin projeleriyle Türkiye finallerine çıktığının altını çizerek bunun devam ettirilmesi gerektiğini ifade ettim. Öğretmenlere düşen sorumlulukları hatırlattım.
Bu bağlamda; öğrenciler sürekli aktif tutulmalı, her bir öğrenci takip edilmeli, onlar üzerinde özenle çalışılmalı, öğretmenler hem rehber hem de koçluk rollerini en iyi şekilde üstlenmelidir. Bilimin işleyişini, eleştirel düşünme becerisini ve bilgi üretme yöntemlerini erken yaşlarda çocuklara uygun biçimde kazandırmak gerekir. Bu açıdan bakıldığında, uygulama alanlarının çok geniş olması köyler için büyük bir avantajdır.
Bu gidişimde de öğrencilerin eğitim-öğretim faaliyetlerini desteklemek amacıyla TÜBİTAK yayınlarından Meraklı Minik, Bilim Çocuk ve Bilim Teknik Dergileri, TRT Genel Müdürlüğü yayınlarından TRT Çocuk Dergisi, Türk Eczacıları Birliğinin Gürbüz Eczanede yayını, Kayseri Bilim Merkezinin Günlük Hayatımızda Bilim yayını, Ulusal Ajansın tanıtım materyalleri, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinin yayınları gibi eğitim materyalleri ve kitaplardan oluşan hediyeleri okula teslim ettim. Katkılarından dolayı Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kâzım Uysal’a, İşler Yayınevinin sahibi Mehmet İşler ve CEO’su Emir Çetinkaya’ya, Kadıköy Belediyesi Suadiye Gönüllüevi Başkanı Suat Ağan’a, Almanya'nın Augsburg şehrinden Göl Marketin sahipleri Hüseyin Gözlügöl ve ailesine, Şehit Şükrü Ceylan'ın ailesine, Berlin'den Salih Tuncer’e, Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri Eczacı Arman Üney ve Eczacı Mehmet Ali Çakır’a, Tekirdağ Otizm ve Özel Bireyleri Destekleme Derneği Başkanı Aysel Ergüney’e, Türkiye Gönüllü Eğitimciler Derneği Başkanı Dr. İbrahim Erdoğan’a, Pazarören mezunları ve ODTÜ mezunları ile farklı meslek mensubu gönüllülerine teşekkür ederim.
Bu etkinliklere iştirak eden Faraşlı’nın bağlı olduğu Gülşehri Belediye Başkanı Ali Ünlü, programın olumlu yanlarına değindi ve bizden yöredeki diğer okullar için de benzer çalışmalar yapmamızı istedi ve bizi davet etti. Herkes fark ediyordu ki bu çalışmalar gerçekçi bir işleve sahip ve bu çalışmaların devam ettirilmesi gerekiyor. Biz de devam ediyoruz, edeceğiz…
Köy okullarında eğitim faaliyetlerine akademik desteğin yanında halkın ihtiyaçlarına yönelik gönüllü destekler de gerekliydi aslında. Okul Müdürü Yusuf Yılmaz bunun farkındaydı. Çevredeki tarım faaliyetleri açısından da akademik desteğin gerektiğinin bilincindeydi. Konuyu bana açtığında Yozgat Bozok Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emine Sema Çetin ile temasa geçtim. Kendisi memnuniyetle gönüllü katkı vermeyi kabul etti. Pek çok akademisyenin aynı şekilde topluma destek verme eğiliminde olduğunu biliyorum. Toplum da bilmelidir.
Doç. Dr. Emine Sema Çetin, 20 Nisan 2022 Çarşamba günü Faraşlı köyünde bağcılık ve budama konusunda uygulamalı eğitim verdi. Okulda öğretmen, öğrenci ve bağcılığa ilgi duyan kişilerle buluşan Doç. Dr. Emine Sema Çetin; verdiği teorik bilgilerin nasıl uygulanması gerektiğini, köydeki bağlardan birinde göstermiş, bağların kurumasına ve verim kaybına sebep olan hataların azaltılması bakımından faydalı olacak bilgiler paylaşmıştır. Köydeki üzüm omcalarının ekonomik ömrünü tamamlamış olduğu için modern üzüm omcaları dikmek gerektiğini anlatmış, bazı çiftçilere bir miktar modern üzüm omcası göndermeye de çalışacağını ifade etmiştir. Örnek olması gereken bu faaliyetlerin sonunda, köy halkının modern üzüm bağları oluşturmaya başlamaları için birtakım tedbirler alınması gerektiği anlaşılıyor.
Akademik bilgi ve desteğe olan ihtiyacın yüksek olmasına karşın toplumumuzda bu yönde talebin az olduğu görülüyor. Toplumda akademik bilgiye ilginin artırılmasına gerek olduğu açıktır. Meyvecilik, bağcılık ve diğer tarım ürünlerinin daha verimli hâle getirilmesi bakımından bu alanda genç istihdamının artırılması ve teşvik edilmesi için gerçek veriler üzerinden doğru stratejiler belirlenmesi ve izlenmeye değer yol haritaları geliştirilmesine çok acil ihtiyaç vardır.
Yerelde yapılacak her çalışmaya üniversiteler de dâhil edilmelidir. “Köy kolejleri” bu çalışmalara büyük bir ivme kazandıracaktır. Bunu anlatmaya devam edeceğiz.