2025 yılı itibarıyla uygulanmaya başlayacak Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES), emeklilerin beklentilerini karşılamayı amaçlıyor ancak yeni sistemin getirdiği değişiklikler, kafaları karıştıran bazı soruları da gündeme getiriyor.
Maaşlardan yapılacak zorunlu %3'lük kesinti, çalışanlar ve emekliler arasında belirsizlik yaratırken, bu düzenlemenin gerçek faydaları henüz tam olarak netleşmiş değil.
TES: EMEKLİLERE EK GELİR KAPISI MI?
Uzun zamandır tartışılan ve 2025’te hayata geçmesi planlanan TES, Türkiye’nin emeklilik sistemine köklü bir yenilik getiriyor. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) bugüne kadar isteğe bağlı bir katılım sağlamışken, TES ile bu durum değişiyor. Yeni düzenlemeye göre, tüm çalışanlar maaşlarından %3 oranında kesinti yapacak ve bu kesinti zorunlu olacak. Emeklilik döneminde bu birikimlerin nasıl kullanılacağı ve ne kadar ek gelir sağlayacağı ise en çok merak edilen konu.
SİSTEMDEKİ DEĞİŞİKLİKLER VE KİMLERİ KAPSAYACAĞI
TES, sadece belli bir kesimi değil, tüm çalışanları kapsayacak şekilde tasarlanmış bir sistem. 2025’ten itibaren işçi, memur, esnaf fark etmeksizin herkes, maaşlarından her ay %3 kesinti yapılacak ve bu tutar "tamamlayıcı maaş" olarak emeklilik dönemlerinde geri ödenecek. Ancak, mevcut BES’te gönüllü olan bu sistemin zorunlu hale gelmesi, çalışanlar arasında bazı endişelere yol açmış durumda. Çalışanlar şu an maaşlarından yapılacak kesintiye karşılık ne gibi bir ek gelir elde edeceklerini sorguluyor.
SGK EMEKLİLİĞİNDEN BAĞIMSIZ, ZORUNLU BİR BİRİKİM SİSTEMİ
Yeni Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, SGK emekliliğinden bağımsız bir sistem olarak çalışacak. Yani, emekli olan bir kişi SGK maaşını almaya devam ederken, maaşlarından kesilen %3’lük tutar birikim yapacak ve emeklilik döneminde "tamamlayıcı maaş" olarak geri ödenecek. Şu anki BES’te katılım tamamen isteğe bağlıyken, TES ile bu kesinti zorunlu hale geliyor. Bu değişiklik, çalışanların ilerleyen yıllarda daha rahat bir yaşam sürdürebilmesi adına önemli bir adım olarak görülüyor. Ancak, kesintilerin tutarının gelecekte ne kadar büyük bir ek gelir sağlayacağı belirsizliğini koruyor.
İŞVERENLERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ VE SİSTEM İÇİNDEKİ ROLÜ
2025’te devreye girecek olan TES, yalnızca çalışanları değil, aynı zamanda işverenleri de etkileyecek bir düzenleme olarak öne çıkıyor. Yeni sistem, işverenlerin de çalışanlarının emeklilik birikimlerine katkı sağlamasını gerektirecek. Yani, işverenler de çalışanları için bu sisteme katkı yapmak zorunda kalacak. Bu durum, hem çalışanların hem de işverenlerin sorumluluk taşıyacağı bir modelin ortaya çıkmasına neden olacak. Ancak, işverenlerin bu yükümlülükleri karşılamak için ne tür düzenlemelere gitmesi gerektiği konusunda da henüz net bir açıklama yapılmış değil.
TES’İN AMACI VE BEKLENTİLER
TES’in amacı, düşük maaşlarla geçinmek zorunda kalan emeklilere ek bir destek sunmak. Ancak, bu ek gelirin ne kadar fayda sağlayacağı, kesinti oranlarının gelecekte nasıl şekilleneceği ve sistemin uzun vadeli etkileri konusunda birçok soru işareti bulunuyor. Çalışanlar, şu an maaşlarından yapılacak %3’lük kesintiyi kabul etmekle birlikte, bu kesintilerin ne kadar anlamlı bir ek gelir oluşturacağını merak ediyor.
Yeni sistemin en büyük farkı, BES’ten zorunluluk getirmesi ve geniş bir katılımcı kitlesi oluşturması. Ancak, zorunlu katılım ve bu kesintinin ne kadar ek gelir sağlayacağı, sistemin gelecekteki başarısını belirleyecek en kritik faktörlerden biri olacak.
MİLYONLARCA EMEKLİ VE ÇALIŞAN TES’İN GELECEĞİNİ MERAKLA BEKLİYOR
2025 yılına yaklaşıldıkça, milyonlarca çalışan ve emekli, TES hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istiyor. Maaşlardan yapılacak %3 kesintinin nasıl bir birikime dönüşeceği ve bu düzenlemenin emeklilere ne tür bir katkı sağlayacağı büyük bir merak konusu. Çalışanlar, bu sistemle daha güvenli bir emeklilik dönemi geçirebilecek mi, yoksa zorunlu katkıların sadece mali bir yük mü olacağı soruları henüz yanıt bulmuş değil.
TES’in vaat ettiği geleceğin anahtarı olup olmayacağı, ancak sistem uygulamaya girdikten sonra anlaşılacak. 2025’te başlayacak olan bu sistem, emekli maaşlarını iyileştirmeyi hedeflerken, nasıl bir etki yaratacağı konusunda halen birçok soru işareti taşıyor.