YAZMAYA...  başladığımda.   
Gönlümde ve yüreğimde oluşan  duygularımı burada sizlerle… eserlerimden birer cıngıl… Hazırlayarak zaman zaman paylaşmaktayım. 
Gene bir cıngıl… hazırladım. 
Kabul  buyurursanız  sevinirim.   
İlk  düşündüğüm duygu ve düşüncelerim  bu eserlerin yani Kitaplarım’ın… manevi yönüydü.  
Maddiyat bölümünü  ve  getiri götürüsünü  hiç hesap etmedim çünkü… bu dünyada en çok nefret ettiğim şey maddiyat yani paraydı!...
Maddiyat  ve  para  kapıdan  içeri  girince  iman…  bacadan çıkarmış. 
Sevmediğim  o şeyler…  güzelim  sevgiyi  mutluluğu  ve  güzel  olan  çok  şeyleri…  isteseniz de  istemeseniz de  elinizden  sökerek  alıp  götürüyordu.   
Bazı  şeylerin  onlar sız da…  olmadığını da  biliyorum  ama  gene de  onları  yani  parayı…  sevmiyorum.   
Gül  dostlar  kafanızda  değişik  sorular…  oluşa  bilir: 
 -Pekiyi  sen  ne  yer  ne  içersin?  madem  parayı  sevmiyor  ve  nefret  ediyorsun   en  azından  bu  kitapları…  nasıl  hazırlayıp  okuyucuyla  buluşturuyorsun?  diye  bilirsiniz. 
Kısmet…  diyelim.   
Aynı  zamanda  dilden  artmaz , dişten  artarmış.   
Birde  aza  kanaat  ederek  çoğa da  şükredersen  hamd  olsun  bir  şekilde  işlerin  halloluyor  ve  yolunun  açıldığını  görüyorsun.   
Hemen  anlatayım.  Kardeşlerim  yüce  Mevla’m  biz  güzel  İnsanlara…  o  kadar  güzellikler  vermiş ki  saymakla  bitmez  hazır  lafımız  buraya  kadar  gelmişken   siz  gül  dostlara  üç… tanesini  anlatayım. 
Maddiyat,  Beden  gücü  ve  Akıl!.   
Rabbimin  kısmet  ettiği  Maddiyatla…  bir şeyler  yapabilirsiniz.   
Bu  yoksa  Beden…  gücünüzle  bir  şeyler  yapa  bilirsiniz.   
Oda  olmaz ise  geriye  bir  Akıl…  kaldı  o  güzel  aklınızı  kullana  bilirsiniz: 
-Akıl  İnsana  hem  senettir  hem de  sermayedir.    Bunların  üçü de  mevcutsa  ve  hayırla  yön…  vermeyi  becere  biliyorsan  ne  ala, yok  tembellik  yaparak  beceriksizliğini  bu  üçlüye…  bir  suç  gibi  yüklemeye  kalkıyorsan  eh  ne diyeyim  Allah  işini  rast  getire. 
Sevgili  dostlar.  Rabbim  kısmet  ediyor   yaşıyorum  daha  sonra  siz  gül  dostlara  örnek  olsun  diye de  anlatıyor  ve  bu  şekilde  sizlerle  hasbi hal  edip  sizlerle  paylaşıyorum. 
Gelelim  biraz  önce  sorulan  soruya  neydi  soru:   
-Parayı…  sevmiyorsun  bu  eserleri  okuyucuyla  nasıl  buluşturuyorsun?.   
Önceleri  Rabbimin  izniyle  yazacağım  kitabın  genel özetini  hazırlayarak  bu  hazırlanan  özet  konularla  bana  kısmet  eden  Rabbimin  kapısını…  samimi  bir  şekilde  yılmadan  ziyaret  ederek, derdimi  kelamımı  anlatıp  daha  sonraları da  senin  benim  gibi  insanları…  gezerek  kısmetimizi  arıyorum.   
Zorluklarla  çekilen  emekler…  bir  şekilde  karşılık  görüyordu. 
Siz  güzel  okuyucuyla  buluşan  bu  kitapların…  bir kısmını  seçkin kitapçılara satış için gönderiyoruz bir diğer kısmını da genelde hediye olarak gönderiyoruz  gönderilen  bu  hediyeler… beni  çok mutlu ediyordu çünkü…  karşılığında  dua  sevgi  ve  samimiyetlik  var idi:   
-Peki  kardeşim…  gönderdiğin  bu  kitapların  posta  parası  mat bağa  yayın  parasını  nasıl  buluyorsun?  diye.   
Belki de  hafifçe  kaşlarınızı  çatarak  bana  kızabilirsiniz  haklısınız  gül  dostlar.   
Hani  ilk  önce  Rabbimin  kapısına  giderek  derdimizi  anlatmıştık ya.   
İşte  O  bir…  okuyucu  iki, üç…  okuyucuyu   bana  gönderiyor  ben  istemeden  parasını…  veriyorlar  bende  o  parayı…  değerlendirerek  diğer  hediyelerin  masrafını  karşılıyorum. 
Sevgili  dostlar  çekilen  emekler  ve  edilen  masraflar  çok  ucuza  gidiyor  diye  bana  bir  şekilde  kızabilirsiniz,  haklıda  olabilirsiniz  ne  yapayım   ben de  böyle  bir  İnsanım…  böyle  İnanıyor  böyle  yaşıyorum. 
Zaten önemli olan yaşamın tadını… alıp sevgiyle doya, doya yaşamak değil mi?.   
Sizlerin okuduğunuz kitabın ve bu yazıların hesabını bir gün Rabbim soracak ben bu hesabı… nasıl veririm diye onu  düşünüyorum bunun  yanında  birde  para  hesabını  düşünmek  istemiyorum.   
Az verene şükür, çok  verip  hesabı  hayırla  ödettirene  çok  şükür… 
Evet  dostlar  nasıl  bu  yazıları  beğendiniz mi?.  Çocukların  oynadığı  oyun  gibi  bir  şey  değil mi?. 
Çocukların  oynadığı  oyunlarda da  saflık…   temizlik  dürüstlük  ve  samimiyet  yok mu?. 
Ya bizler…  kocaman, kocaman  çocukların…  oyunlarında…  neler  var  dersiniz?...   
Onu da  siz  gül  dostlar  düşünün?.         
Dünya  zaten  imtihanla   bir  oyun  yeri, oyalanma  yeri  değil mi?  bende  kendime  göre  oyunlar  oynayıp  mutlulukların  güzelliklerin  sevgiyle  tadını  almaya  çalışıyorum.   
Sizlerde  kendinize  güveniyorsanız?.   Yaşadıklarınızı  ciddiye  alarak  bir  oyun  gibi  düşünüp   buna  benzer  oyunlar  oynayabilirsiniz…                                         
Selam  ve  duayla.