BU hafta eleştirici, yerici yanım ağır bastı. Aldım elime kalemi, başladım sağa sola dokundurmaya.
•Son günlerde zeytinin fiyatı yükselirken ayvanınki düşmüş.
-Desenize ayvayı yedik. 
•Domates fiyatları çıldırmış, diyorlar.
-Sakın diğer sebze ve meyveler kıskançlık göstermesinler. Yoksa hapı yutarız!
•Dolar bir iniyor, bir çıkıyor. 
-Dengesi bozuk da ondan.
•Fatih Erkoç’un bir zamanlar çok ünlü olan, “Oynatmaya az kaldı, doktorum nerde?” şarkısı bugünlerde yine gündemdeymiş.
-İçinde bulunduğumuz koşullarda bir de koronavirüs salgını ortaya çıkınca oynatmaya başladık bile.
•65 yaş üstü yurttaşlarımız, sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle yaşamlarının çok büyük bir bölümünü evlerde geçirmekten yakınıyorlar.
-Bırakın kardeşim, ne işiniz var sokaklarda? Oturun oturduğunuz yerde. Üretime beş paralık katkınız mı var?..
•2020 yılında alkol ve tütün ürünleri satışından 78,2 milyar TL’si Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), 14 milyar TL’si de ÖTV’nin Katma Değer Vergisi (KDV) olmak üzere 92,2 milyar TL vergi toplanmış.
-Alkol ve tütün kokusu maaşlarımıza da sinmiş olmasın?..
•Yozgat’ta söylenen güzel bir atasözü vardır: Sen ağa, ben ağa; inekleri kim sağa?
-Her yan işsiz dolu, çalışacak insan çok; ama bu kez de ortada sağılacak inek yok. Şansa bak.
•Uzaktan eğitim, uzaktan çalışma, uzaktan alışveriş öyle yaygınlaştı ki…
-Birbirimizden iyice uzaklaşmamızın nedeni buymuş da haberimiz yokmuş meğer.
•Basın yayın organlarında pahalılığın çok arttığı, enflasyonun uçuşa geçtiği konusunda birçok haber yayımlanıyor son zamanlarda.  
-Ayaklarımızın niçin yerden kesildiği anlaşıldı şimdi.
•Ayçiçeği yağı, artık yarım litrelik ambalajlarda da satılmaya başlanmış.
-Fiyat artışını gizlemenin ilginç bir yolu. Bizi aptal mı sanıyorlar dersiniz?
•Atalarımız, “Her yokuşun bir inişi, her inişin bir yokuşu vardır:” demiş.
-Bu atasözü ülkemizdeki dar gelirliler için geçerli olmasa gerek. Çünkü bizdeki dar gelirliler; yaşamları boyu yokuş tırmanıyor, sık sık patinaj yapıyor, zaman zaman da başladıkları yere dönüyorlar.  
•Yardım kuyruğu, ekmek kuyruğu, bilmem ne kuyruğu adı altında kuyruklar uzamaya başladı.
-Bir kuyruktan diğerine koşup duruyoruz. Yoksa tür mü değiştiriyoruz? Kendimizi kedi gibi görmeye başladık da.
•Ülkemizde “Guinnes Rekorlar Kitabı”na girebilecek bir durum var mıdır dersiniz?
-Asgari ücretle geçinmek ne güne duruyor ki?..
•Doğu Karadeniz’de değişime (mutasyona) uğramış virüs kuşkusu artıyormuş.
-Her şeyin yerli ve millîsi olur da koronavirüsün olmaz mı?
•Ekmek arslanın ağzında deyimi artık pek kullanılmaz olmuş.
-Öyle ya, ekmek artık arslanın ağzında değil; midesinde!  
•Hamsi de diğer balık fiyatlarına ayak uydurup uçmuş.
 -Eee, hamsi bu. Karadenizli değil mi? İnadı tutmuştur.
•Koronavirüsün adalet duygusundan yoksun olduğu söyleniyormuş.
-Doğru söze ne denir ki?.. Eğer adalet duygusu olsaydı lüks otellere, kayak merkezlerine, parti kongrelerine de uğrardı.  Değil mi ya?..
•Cumartesi ve pazar günleri sokağa çıkma yasağı olmasına karşın sokaklar, caddeler neredeyse tıklım tıklım dolu.
-Eee, gereksinimlerin karşılanması için marketleri, vergilerin ödenmesi için vergi dairelerini açık bırakıp vatandaşın sokağa çıkmasına göz yumarsanız önüne gelen bunu bahane edip dışarı çıkar!..  
•Muhalefet partileri, her fırsatta ülkemizde yoksulluğun arttığı söylüyorlar.
-Vatandaşlarımızın pek çoğunun akıllı cep telefonuna sahip olduğundan habersizler galiba.   
•Muhalefet partileri yapılan her şeye karşı çıkmakla eleştiriliyor.
-Muhalefetin en iyi yaptığı şey muhalefet etmek. İşin en kolayı bu. Çözüm üretmek, çözüm sunmak her babayiğidin harcı değil çünkü.
Bugünlük yeter sanırım. Eee, ne demişler? “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.”