NASIlL, nereden öğrendim bu güzel davranışı, bilmiyorum. Okulda öğretmenlerimden mi, okuduğum herhangi bir metinden, ders kitaplarımdan mı, ya da TV’de dinlediğim bir programdan mı? İlkokul yıllarımdan itibaren elimdeki çöpü, evimdeki çöp kutusuna kadar yere atmadan taşırım.  
Çekerek’te yaşadığım yıllar -çoğu öğrencilik yıllarım- caddede, ara sokaklarda çöp atacağımız konteynırlar yoktu. Çöpler, yol kenarlarında belli yerlere poşetle bırakılırdı. Kedi ve köpeklere gün doğardı bırakılan çöplerle. Bir saat sonra poşetten eser kalmaz, darmadağın olurdu çöp. Hayvanların kısmeti, yiyecek ekmeği poşetlerde idi, onların işi de ekmek peşinde koşmaktı. Emek veriyorlardı karınlarını doyurmak için. Ben çocuk halimle böyle düşünür, çöpü dağıttılar gözüyle bakmazdım. 
-Evet, kediler ve köpekler belediye işçilerine iş çıkarırlardı. Hayvanların bilinçsizce yaptıkları bu davranışına, nasıl olur da çevreyi kirlettiler düşüncesiyle bakılabilirdi? insanlar da ekmek uğruna dönme dolap olup kılıktan kılığa girmiyor muydu?  Hayatı kötülüklerle kirletmiyor muydu insanlar? Her şeyi sorgulayıp kendini aklayan insanoğlu, bütün bu olumsuzlukları isteyerek, bilinçli olarak yapmıyor muydu?- 
Sonra belediye işçileri ellerinde kürekle gelir, yerde dağılan çöpü kürekle toplayıp traktörün römorkuna koyarlardı. Konteynır olmaması, gelişigüzel sokağa çöp atmaya neden olmamalı, diye düşündüğümden belki de buruştuğum kâğıdı eve kadar taşıyordum. Hala elimdeki çöpü çantamdaki peçeteye sarar, çantama koyar taşırım evime. Eve getirdiğim çöp yine sokağımızdaki konteynıra girer ama alışkanlık benimkisi.
Nerden geldi aklıma bu çöp meselesi... 
Geçen gün eşimle alışveriş yapmak için evden çıktık. Çıkarken eşim birikmiş çöpü konteynıra atmak için aldı. Apartmanın giriş kapısından çıkarken yan apartmanın köşesinde bulunan konteynıra bir aracın yaklaştığını gördüm. Aracın sahibi, şoför koltuğundan yana uzanarak elindeki boşalan su şişesini konteynıra atmaya çalıştı. Şişe yere düştü. Eşim, “Ben atarım.” dedi ama duymadı şahıs. Arabasını beş metre uzağındaki karşı apartmanın önüne park etti. Yere düşen şişeyi konteynıra atmak için arabadan indi. İki dakika bile sürmeyen bu işlemi yapana kadar eşim, hem bizim çöpü, hem beyefendinin atmayı başaramadığı çöpü yerden alıp konteynıra koydu. Elimize yapışmazdı, çevremizi temiz tutma bilincine sahip insanlarız neticede. Tanımadığımız otuz yaşlarındaki -belki daha küçük- adam teşekkür edip yoluna devam etti.
Son günlerde şahit olduğum güzel hareketlerden biriydi. Hayat, sen ve insanlar çok güzelsiniz diye düşündüm. Tanımadığımız bir insan, hayatımıza güzel davranışı ile dokunurken uzun süre tanıyıp vakit geçirdiğimiz insanların, hayatımıza okuyabildiğini düşündüm sonra. Kendimi az önce yaşadığım güzel davranışa tekrar odaklayarak eşimle birlikte yola devam ettim. 100 metre kadar yürüdük, henüz evimizin bulunduğu sokaktan çıkmamıştık ki yere atılan maskeleri gördüm.
Ulan dedim, iki dakika sevinmeye gelmiyor.