GÜNLERDEN Cuma hava sıcaklığı mevsimine göre normaldi. Beyaz gül Can gül’e seslenerek:
-Hadi gel bu gün seni benim her Cuma gittiğim bir yere birinin ziyaretine götüreyim, dedi.
Can gül bir anda heyecanlandı ve meraklı tavırlar sergileyerek hiç duraklamadan sorularını sıra sıra bir boncuk dizer gibi dizdi:
-Neden Cuma günü?, nereye gideceğiz kimi görüp ziyaret edeceğiz?, diye sorarken yerinde de duramıyordu. Beyaz gül:
-Sabırlı ol… sadece beni takip et oraya vardığımızda olanları gözlerinle görür duyduklarınla da kafandaki tüm soruların cevabını bulursun, dedi.
Birlikte süzülerek uçup gittiler. Şehir dışından birazda rengarenk çiçeklerden de toplamayı ihmal etmiyorlardı. Sevdiğine , dostuna eli boş gidilirmiydi?... elbette ki olmaz onlarda boş gitmiyorlardı. Beş katlı bir binanın kuzeye bakan bölümünde hiç güneş görmeyen bir dairenin açık penceresine konarak evin içerisini şöyle bir süzdüler. Odanın içerisinde kullanılabilir hiçbir eşya yoktu, yerde serili bir yatak ve kullanılmış bir sürü kağıt parçaları ve baygın şekilde yatan dokuz on yaşlarında bir kız çocuğundan başka... Yavaşça süzülerek dört duvar içinde yalnız ve sefil… bir halde adeta hapsedilerek yatan çocuğun yanına yaklaştılar. Beyaz gül sessiz sedasız serilmiş yatan çocuğa seslenerek uyandırmaya çalışıyordu:
-Uyan çocuk… uyan , dostum uyan ziyaretlim. Bak biz geldik. Sana sen… geldi dört duvara siz… geldiniz. Sana sözümüzle yüreğimizle öz geldi, diye çocuğu uyandırmaya çalışıyorlardı.
Can gül gördükleriyle ilgili sorularını sormadan. Beyaz gül bildiklerini ve görüleni bir bir anlatmaya başladı:
-Bu insanları anlayamıyorum. Yaşamlarını beceremedikleri gibi Rabbine istek ve dua etmesini de beceremiyorlar. On yıla yakın evliydiler bir çocukları olmasını çok istiyorlardı ama ne yaptıysalar ne ettiyseler bir türlü çocukları olmuyordu bu yüzden olacak ki Allaha sık sık sitemle karışık dualar ederek. “Allah’ım bize de bir çocuk ver nasıl olursa olsun!... yeter ki kucağımıza alıp severek onu koklayıp çocuk sevgisini tadalım” diye bilinçsiz bir şekilde yakarışlarını sürdürüyorlardı. Yeri göğü yaratan. Cansız yumurtaya can veren Allah cömertler cömerdi değilmiydi, sen istersinde. O.. vermez mi. Zihinsel, yürüme ve görme engelli… Yaşlı baba annelerine bırakılan çocuk… İşte size bir çocuk, alın kucağınıza. Sevin sevmeyi becerebiliyorsanız?...
ÇOCUK OLMAK İSTİYORUM--2
Ben. Çocuklarla oynamak istemiyorum!.
Onlar çok güzel kokuyor,
ben Çocuk olmak istiyorum.
Hele birde... “Ya piyon gel” diyorlar ya.
Güller arasında. Çocuk olmak istiyorum.
Öksüzlüğün tadına vararak.
Garipler diyarında. Sohbetler dinleyerek.
Oda!... öksüzdü, diyerek.
Dayıya! giden!... Çocuk olmak istiyorum.
Bir çocuk bana dolu ceplerinden, erik verdi.
Bunları ,karşı bağdan yolduk.
İstersen daha getirelim diyerek...
Rızasız bahçe yolunmaz diyen.
Çocuk olmak istiyorum.
Sana elbise, Ayakkabı alırım diyerek.
Avunup kavrulmayı .
Baba, ana yanında. Onlar sız olup.
Yırtık ayakkabı içinde üşümeyen.
Çocuk olmak istiyorum.
Selam ve dua’larımla.sun.
Çağlayanlar gibi coşsun, diye
Allah de Seninle...
Allah hep Seninle.
Selam ve dua’larımla.