DÜNYA sadece erkeklerden ibaret olsaydı hayat çekilmez olurdu. Ya da sadece kadınlardan olsaydı yine hayatın tadı tuzu olmazdı. Mevla dengeyi  öyle kurmuş ki: Kadın erkeğe, erkek kadına muhtaç. Bu iki hem cins varlık bir birini tamamlıyor, dünya nizamı da bu dengede üzerine kurulmuş, böyle devam ediyor! Evlenmeyen erkek ve kadının bir yanı eksik demektir. Bu Yüce Allah’ın kurduğu düzene de ters düşer.
İnancımıza göre insanlık Hz. Adem’le Havva anamızdan çoğalmış, bir birlerinin kardeşi olarak dünyaya dağılmışlardır. Bu yazımızda biz aile mevhumunun bir parçası olan kadınlarımızı ele almak istedik. Evin temel taşı; yuvayı yapan dişi kuş misali evde aile düzenini çekip çeviren cefakar analarımız, bacılarımız, eşlerimiz. Ben onlara yuvamızın namus ve şeref bekçileri diyorum! Fedakarlığın destanını yazan bu kardeşlerimiz hem Yüce Mevla tarafından hem de Peygamber Efendimiz tarafından övgüye layık görülmüşlerdir. Cenneti Anaların ayaklarının altına seren bir dinin mensuplarıyız. Kadına saygısızlığı ve zulmü İslam dinine bağlayan zavallılar ya dini bilmiyorlar ya da kadının değerini bilmeyen cahil zorba insanlardır.
Gerek radyo ve televizyon haberlerinden gerekse çevremizdeki aile ilişkilerinden öğrendiğimiz kadarıyla kadınlarımız- kızlarımız ciddi manada baskıya, zulme ve zorbalığa maruz kalıyorlar. Çileye, sıkıntıya ve zulme sessiz kalıp, yuvası ve çocukları adına susan binlerce- milyonlarca hanım kardeşimizin var olduğuna inanıyorum. Kadını köle gibi kullanmak isteyen cahil ve zorba zihniyet günümüzde de hakimiyetlerini devam ettiriyorlar. Hanım kardeşlerimizin kimisi, susuyor, kimisi kaderine boyun eğiyor, kimisi de canına tak edince çekip gidiyorlar. Bu defa da geride kalan çocuklar perim perişan oluyor.Dağılmış aileler, bozulmuş yuvalar darmadağınık olmuş haneler!..
Dövülen, sövülen, hakarete maruz kalan, baskı ve zulüm altında zorla tutulan, hatta köle gibi çalıştırılan, gayri meşru ilişkililere zorlanan, tecavüze uğrayan, ölüm tehditi altında tutulan nice hanım kardeşlerimiz, bacılarımız var. Aile dışına yansıyanlar var yansımayanlar var. Bir çoğu bu zulmün sonunda canlarından oluyor. Hunharca katledilenler oluyor. En yakınları tarafından öldürülenler, işkenceye maruz kalanlar, ırzına geçilip baskı ve ölüm tehditi altında susturulanlar var. Bütün bunlar gösteriyor ki: çağımızda da kadınlara yönelik şiddet ve baskılar, zulümler devam ediyor.İnsanlık var oldukça da devam edecek gibi gözüküyor.
Gelişmiş Batı toplumlarında da bunları fazlasıyla görüyor yaşıyoruz. Özellikle Avrupa toplumlarında kadınların bir meta gibi alınıp satıldığını, şehvetin kurbanı edildiğini, içki ve eğlence masalarında elden ele dolaştırılıp şehvetin ve fuhşun bataklığında tüketildiklerine şahit oluyoruz. Sözün özü her toplumda kadına karşı yürütülen bir işkence, zulüm ve  baskı var. Cahil toplumlarda bu zulüm daha acımasız ve insafsızca devam ettiriliyor. İşin garibi baskı ve zulmü yapanların arasında eş, çocuk,baba, kardeş ve anneler de yer alıyor. İşkence ve zulüm bitsin kadına yapılan eziyet sona ersin demek kolay ama; iş hiçte biteceğe benzemiyor.
İnsan olarak düşündüğünüzde bu zulüm reva mı diye isyan edesiniz geliyor. İnsansınız, insan nesli olarak yaratılmışsınız; Cenab-ı Hak herkese ayrı ayrı sorumluluklar yüklemiş. Baskıyı, zulmü, adam öldürmeyi ve işkenceyi men etmiş! Yüce Mevla bunu yapanları ahirette cezalandıracağını, bu zulmün hesabını soracağını beyan etmiş. Bize ne oluyor da onlara insanlık dışı muameleyi reva görüyoruz? Sonra da bu yaptıklarımız normalmiş gibi hayata devam ediyoruz. Bu konuda saymakla bitiremeyeceğimiz kadar baskı ve zulmün örnekleri mevcut! 
Kadına zulüm ve baskıları azaltmak için sadece yasaları işler hale getirmek yetmiyor. Ailelere düşen görevler var, devlete düşen görevler var, topluma ve öğretmenlerimize düşen görevler var. Ailelerin korunması, eğitimi ve aile yuvalarının sağlam temellere dayandırılması gerekiyor. Çünkü toplumun temelini aile oluşturuyor. Ailenin  korunması, aile fertlerinin eğitimi önem taşıyor. Bunu dini temel bilgilerle sağlamlaştırmak ve dini- ahlaki esaslarla birleştirmek işimizi kolaylaştıracak, kadına yapılan zulmü azaltacaktır diye düşünüyoruz. Kadın ve kızlarımız işkenceyi, baskıyı zulmü hak ediyor mu? Zulmü tercih edenler kendi tercihlerine göre buna bir kılıf uydurabilirler. Ama bu kılıf insani de değildir, ahlaki de değildir, dini de değildir. Kendi cahil  kafasınca uydurulan baskı ve zulüm tercihi zulmü yapanı suçsuz ve günahsız kılmaz. Bu dünyada da ahirette de bunun hesabını herkes verecektir. Kadına işkence uygulamak cahillik, zorbalık, zulümlük ve insanlık dışı bir davranıştır. Bu zorbalığın savunulacak hiç bir yönü, hiç bir mazereti olamaz! Yaptıkları zulüm ve işkence yanlarına kar kalmamalıdır.