Bana yine ayrılığın şiiri düştü… 
Burası Esenler oto gar. 
Ve ben yine bir otobüsün farına 
Olmayacak hayallerimi taktım. 
Kapanan kapıların camlarına, 
Geleceğin ümidiyle çok baktım. 
Tesadüf bu ya, belki okursun 
hayaliyle
Camların buğusuna kalp çizdim, 
İçine isimlerimizin baş harfini yazdım. 
Tek çift plakalı otobüslere, 
Dönersin diye çok dilek tuttum…
Burası İstanbul… 
Hayallerinin peşinde koşanların, 
Hayallerini yitirenlerin, 
Hazan rüzgarların da,  
Ayrılığa kalplerini reva 
görenlerin şehri…
Geçen Nisan’da, 
Esenler oto garının son yolcusu 
bendim,
Gelirsin arzusu ile sonuna kadar 
bekledim, 
Peron peron, perme perişan gezdim. 
Avuçlarımda buruş buruş olmuş, 
Gece yarısı yolcu biletine, 
Gözyaşlarımı sildim.
Maalesef, bu şehirde özlemlerimi, 
seni ve kalbimi bırakıp, çaresiz, 
Sefil duygularla gidiyordum. 
İstanbul karanlıktı, 
Takvim Nisan 1991 derken, 
Uzaktan evlerin ışıkları görünüyordu. 
Her zaman olduğu gibi, 
yine bir hayal, 
Bir hayal ki sorma… 
Kim ne yaşıyor? Kim neleri kaybetti?
Kim kimi seviyor? 
Ve sorumlu, 
ve sanki kendi derdi kendine 
yetmezmiş gibi, 
Bütün bunları yoksul yüreğine iş edinmiş, 
Bir bilim adamı sorumluluğu ile 
Kalbime gam dolduruyor, 
Gözlerimde hüzün çiziyordum; 
İstanbul’da seni bırakıp giderken ben…
Son çıkışa doğru ilerlerken otobüs, 
Uzaktan bir el gördüm, sen sandım indim.
Mecbur mu saydın kalbim sana?
Gözlerimdeki duruşuna, bakışına,
İçimden bir türlü çıkmayışına,
Müebbet mi sandın ömrüm sana?
Tütünse tütün, dumansa duman
Yan ha yan, nedir senden çektiğim?
İdamsa idam, haramsa haram,
Bir sen misin ki dünyada kalan?
Düşkün mü kanla yazılan yollarına?
Gözlerimden düşen her bir damla.
Nedir senden çektiğim? Var anla
Zalim kölemi benim aşkım sana?
Kaşınla gözün arasında kaldım,
Sus! Kandım ha kandım, 
yandım ha yandım.
Ben dudakların arasında kaldım,
Sen bunun yarını da mı yok sandın?
Ceylan her derdine razıyım diye
Bendeki gurur bir sana yok diye
Kederlerine boyun büktüm diye
Allah’ım damı yok sandın sen benim?
Yıkıla yıkıla, düşe kalka geldim
Ömrüm talan ettim aşkın yüzünden.
Aldana aldana, peşinde seldim,
Yıktım bendimi, çölüm kibirinden.
Kapına dilenci mi aldın beni?
Sustum diye çeker mi saydın seni?
Ey! Zalim git! Gerisini sen anla!
Tiryaki mi sandın kalbimi sana?
Ha içimden söküp atamıyorsam
Her türlü ziyana katlanıyorsam,
Öldüğümü takmıyorsam ve hala
Ayakta duruyorsam, taş mı sandın?
Senden gitmiyorsam, müptelansam ben,
Şimdi ölüyorsam, takmıyorsan sen,
Ziyan saymıyorsam, çekiyorsam ben,
Sana tapıyorsam, bela mısın sen?
Nazlım tüm kahrına talibim diye
Aşktaki onur tek sana yok diye
Zülüflerine vurgun yedim diye
Allah’ımda mı yok sandın sen benim?
Tütünse tütün
Dumansa duman
Yan ha yan
Yan
Yâr…
İdamsa idam
Haramsa haram
Kan ha kan
Kan
Yâr…