Sıkıntımız var, derdimiz var ama hiç kimse yüzünü dönüp bakmıyor bile. Herkes kendi çıkarları ve istekleri doğrultusunda bencilliğe gidiyor. Yok oluyordu Türk toplumu. Kalmamıştı o eski dayanışma, güler yüz ve sohbetler.

Geçen gün yolda yürüyordum. Karşıdan gelen bir teyze dikkatimi çekti. Kısa boylu, başörtülü, üzerinde siyah bir pardösü vardı, yüzü ise geçen yılları anımsatıyordu. Kendine has yürüyüşüyle bana doğru yaklaşıyordu. İlk başta korktum tabi ki. Yanıma doğru yaklaşınca gözlerindeki o sıcaklığı hissetmiştim. Sonra ‘Selamünaleyküm kızım’ dedi. Ben onun şaşkınlığını üzerimden atarak cevap verdim: “Aleykümselam teyze” dedim. Kadın ardına bile bakmadan yoluna devam etti. O gün o kadar mutluydum ki anlatamam. Hiç düşünmezdim hiç tanımadığım birinin selamıyla mutlu olacağımı. İşte bu durum beni ok adar etkiledi ki…

Artık toplum unutmuş bir biriyle selamlaşıp, sohbet etmeyi. Yok olmuştu o eski sohbetler, o eski saygı-sevgi…

Toplumun zamanla bu kadar değişeceği hiç gelir miydi aklımıza. Zamanında telefon nedir bilmezken şimdi ise telefonu bilmeyenleri kınıyorlar. Toplumda bu aradaki fark kadar değişmiş durumda. İşte şimdi asıl sorumluluk biz genç nesle düşüyor. Toplumu bu hale getiren bizler olarak bu toplumu düzeltmeyi de bileceğiz. Bizim yapmamız gereken topluma küsmek değil, bizi asıl toplumdan uzaklaştıranlara küsmektir.