YOZGAT gibi küçük fakat kabuğunu kırmaya, büyümeye çalışan şehirlerde gönüllü faaliyetler gerçekleştirmek bile kolay değildir.
Zaten imkânlarınız kısıtlıdır, bir de buna zorluk çıkaranlar eklenir.
Zorluktan kastım genellikle siyasi, bürokratik sıkıntılar…
Tabi ki maddiyat da var ama işin maddi kısmı hele şurada dursun.
Ramazan ayını uğurlamak üzereyiz ve kurumlar bu mübarek ay boyunca sosyal ve kültürel herhangi bir etkinlik düzenlenmediler.
İftardan sonra insanların kendilerini sokağa atmasıyla bir hayli kalabalıklaşan Lise Caddesinde, bu eksikliği fark eden üniversite öğrencileri kendilerince ufak tefek etkinlikler düzenliyorlar.
Kimi gitar çalıyor, şarkı söylüyor, kimi de memleketinin yöresel ürünlerinden satıp harçlığını çıkartmaya çalışıyor.
Yeri gelmişken söyleyeyim; aktif siyaset yapsaydım özellikle Ramazan ayında iftar sonralarında caddelere akın eden binlerce insanla etkileşim içinde olurdum.
En azından o potansiyeli görmezden gelmezdim.
Neyse…
Biz kısıtlı imkânlarla, kasıtlı zorlukların arasına sıkışan ve bu nedenle hayallerini gerçekleştiremeyen insanlara dönelim.
Sokak hayvanlarına sahip çıkmak isteyen gençlerin yaşadığı sıkıntılardan tutun da “çevremizi temiz tutalım” etkinlikleri düzenlemek isteyen öğrencilere ve hatta ticari amaç gütmeden sanatsal etkinlikler gerçekleştirmek isteyenlere kadar…
Birkaç kişi bir araya gelip ticaret yapmak isteyenlerden bahsetmiyorum, farkındaysanız gönüllülük esaslı sosyal projelere değiniyorum.
Şayet yatırım ve istihdam konularına girersek işin içinden çıkamayız.

* * *

Ankara’dan gelen ve önceden siyaseten yüksek görevlerde bulunmuş bir hemşerimiz bana “Yasin Bey, Yozgat’ta yaşam nasıl?” diye genel bir soru yöneltmişti.
Biz burada yerel gazetede dirsek çürüttüğümüzden dolayı, Yozgat dışında ikamet eden (genellikle) siyasetçiler bizleri gördüklerinde bu tür sualler yöneltirler.
Siyasetçimizin sualine cevaben “Efendim biz Yozgat’ta yaşamıyoruz ki, hayatta kalıyoruz!” demiştim.
Bulunduğumuz ortam kalabalıktı ve birkaç saniye sessizlik oldu. Sonrasında “Biraz ağır oldu Yasin Bey” dedi siyasetçi büyüğümüz.
Ben de ekledim “Yozgat’ta yaşam şartları ağır efendim!” diye…
Evet, aynen öyle.
Şöyle bir düşündüğünüzde sizler de hak vereceksiniz; küçük şehirde yaşamanın zorluklarının büyük olduğuna…
Söylediğim gibi, Yozgat’ta yaşamıyoruz, hayatta kalma mücadelesi veriyoruz.
Velhasıl, “günü kurtarıyoruz!”
Maddi sebepler şöyle dursun, ülkenin tamamında ekonomik sıkıntılar boy gösteriyor fakat inanın siyasi ve bürokratik sorunlar insanları daha fazla yoruyor.
Bu yüzden yazımın girişinde “imkânlar kısıtlı, zorluklar kasıtlı!” dedim işte…
Sağlıcakla…