Yeni yarışma günü geldi. Köylüler ve televizyon yetkilileri iyice kanıksadılar yarışmayı. Televizyon kanalı yarışma günleri reytingleri alt üst ediyor, reklam üstüne reklam alıyordu.
Muhtar, yeni yarışma için yarışmacıların huzuruna geldi.
“Menken Anşe, Badah Adem, Bosdan Guzeli Neriman!
Zaman azaldı gayli. Gala gala iki dişi bi erkek galdınız.
Televizoncular, böon mümkünüse kimse elenmesin de bu yarışmada bi dohunulmaz seçek didiler, ben de gabil itdim hemen. Gazanan, sonaki yarışmada SEMESE’ye girmiyecek. Yani, sizin annıyacânız elini golunu sallıya sallıya finale çıhıyo. Geri galan iki gişiden biri sonaki yarışmada elenecek. Gasnahları bekiderek dolduracânız. Baanmediğimiz yahacahları sayılmıyacıh, ona gore! Dimedi dimeyin sona.
Şindi koyün en çoh bohluğu Kumüğün Gadir’in bohluğu. Herkeş bi başına yarışacak. Bi saatin içinde kim daha çoh gasnah doldurup yahacah yaparısa o gazanacah dohunulmazlığı. Burda, sade gazanan bi gişi gannını doyuracah. Canınız ne isdiyosa onu yapacıh azzıh olarah. Şindi Bekçi Ehsan elinize birer kaat virecek. O kaatlara canınız hangi yimekleri isdiyosa çekinmeden yazın.” deyip bekledi. Kâğıtlar topladıktan sonra yarışmacılara ikişer kasnak ve birer adet kürek verildi. Muhtar’ın düdük sesiyle yarışma başladı.
...
Bohluh çığnayıp yahacak yapma yarışı:
Kokudan burun kıvırarak istemeye istemeye çıplak ayaklarla kokunun içine girdi yarışmacılar.
“Ha babam ha, ‘Eli boh olmıyanın gannı doh olmaz.’ diyin boşa dimemişler atalar.” diye gayretlendirdi Muhtar onları.
“Gasnahların hepisi benim ha! İkisini daha yeni aldım. Yirmi papel saydım valla! Golayınan alınmıyo onnar. Bi yirine bi zarar gelirse aynından isderim, ona gore tetikde olun, zarar virmeyin malıma!” diye bağırdı yarışmacılara Sadıkgilin Üsüyün.
“Ula Mıhdar, bunnara iki kupeli su gaynatsan töbe kohuları getmez la!” diye yorumladı yarışmayı Haceli.
“Gıızzz, bekide bekide doldurun. Üsdüne çıhıncı iyce çığnayın gasnahları. Yenili doldurursanız boşa doldurursunuz ha!” diye bağırdı kadın yarışmacılara Gulperi Gadın.
Bosdan Guzeli Neriman ve Manken Anşe, kokudan rahatsız olmuş, bürükleriyle burunlarını kapatarak çalışıyorlardı.
“O ne gı, heç mi boh kohulamadınız? Biz aşamaca onun içindeyik.” diye bağırdı Satı Garı.
“Donuz sıracalıya bahale, norürlerse gorsünler gı! Senin gibi çahıldahlı dağal ya onnar!” diye gülerek azarladı onu Gulperi Gadın.
Televizyon kameramanı kokudan dolayı yaklaşamadı yarışmacılar kasnak doldururken.
“Ula gamera ırgatı, hemi sırtımızdan ireyting yapıp pangulutları cibe indiriyonuz hemi de burun gıvırıyonuz lemi? Böyle idecâseniz ne işiniz var burda? Ecik yahlaş, yahlaş da yahından çek yarışmayı!” diye Muhtar’ın fırça atmasıyla burnuna bir maske takarak yarışmacılara yaklaştı kameraman.
Yarışmanın süresi azaldı. Badah Adem, açık ara önde gidiyordu.
“Köpoğlunu gorüyon mu, avratların ikisinden bile çoh yahacah yapdı!”
Neriman’a sevdalı olan Memiş, yine yarışma alanına yakın bir evin damından izliyordu yarışmayı. Öfkeden burun delikleri genişlemiş, ellerini arkasına bağlayıp bir sağa bir sola yürüyerek kendi kendine konuşuyordu;
“Şindi Neriman’ın yirinde ben olacâm ki, gasnahları galdırır galdırır kotelerdim. Badah Adem de kim oluyomuş ki, onu da galdırır sallardım... Mıhdar’ın yapdığı da iş dağal hani. Ne cezasıyımış. Koyün alayı da orda, şu çekdiğime bah...”
Muhtar’ın düdüğünü öttürmesiyle yarışma tamamlandı.
“Aşam gonuşuruh. Şindi, size su gaynatmışlar iki kupeli.
Veli, bunarı Sadıkgilin eve gotür, Kezzik Garıya de de avratları iy bi keselesin. Sen de Badah Adem’i kesele. İşinizi iy yapın ha! Üstlerinde boh kohusu galmasın emi! Galırısa huyumu da biliyon!”
...
Akşam, harmanda harlanan ateşin başında yaşmacıların huzuruna geldi Muhtar.
“Siz de biliyonuz ki, böon SEMESE’ye lüzum yoh. Gazanan zati belli. Ula Badah Adem, ula cibilliyetsiz!” deyip biraz gülümsedikten sonra; “Ne diyim, bek zollu yarışdın. Gerçi garşındakiler avradıdı ya neyise! Sen şindi get gannını iy bi doyur. Ne isdiyosan hepisi de yapıldı.
Bosdan Guzeli Neriman, Manken Anşe! O neşal işgillenmeyidi? Tosulayıp durdunuz sade. Şindi nooldu? Bunnunuz mu düşdü? Bi yiriniz mi âsildi?”
Manken Anşe; “Yarışmadan çekindiğimizden, elimizden iş gelmediğinden değil, kokuya alışkın olmadığımız için zorlandık. Ama...” diye sözünün bitirmeden Muhdar el işaretiyle onu susturdu;
“Ula yavrım, Badah Adem nası dayandı o zaman? Ya bize ne diyecân o vahıt, her gun kermenin, tezeğan, bohluğun, isin pisin içindeyik. Bizim heç mi canımız yoh?
 Fadik Garıyı biliyonuz le? Gadının beli iki buklüm emme aşamaca sığırcıların ardı sıra geziyo yapma yapacam diyin. Bi ona bahın bi de gendinize. Daşı sıhsanız suyunu çıharmanız ilazım ya nirde! Onun içün ikinizden birine yazzıh olacak valla! Bi saat bilem dayanamadınız dört gasnah doldurmıya. Gayli gerisini hafdıya SEMESE’ynen millet söyliyecek. Sonaki yarışmada ikinizden biri gidici. Ee, ne diyek: Başa gelen çekilirimiş.”