TÜRKÜ Yozgat’ta doğar, Kırşehir’de oyun havasına dönüşür.! 

Gururumuzu okşayan bu sözü Hacı TAŞAN ustasından öğrenen sanatkar Seyit ÇEVİK Keskin’i de içine katarak, ''Türkü Yozgat’ta doğar, Kırşehir’de oyun havasına dönüşür, Keskin'de elenir'', vurgusuyla Türk Halk Müziğine önemli bir deyim kazandırmıştır. 

Evet, Yozgatlı yaptığı her işin hakkını verir, yeter ki yüreğini ortaya koysun. Bu gerçek yalnızca türkülerimiz için geçerli değil, el sanatlarında da oldukça mahir oldukları halde kendi memleketlerinde fazlasıyla hak ettikleri değeri görmezler.

Bu yüzden enstrüman kullanan her sanatkarın adı; ÇALGICI olarak adlandırılır. Ressamlarımızın yaptıkları eserler Yozgatlılar için birkaç renk cümbüşünden başka bir şey ifade etmez. 

Geçtiğimiz günlerde Faruk COŞKUN Hocam kendi elleriyle yaptığı hat levhasını paylaştığında hayranlığımı gizleyemedim, ''inşallah hala elindedir'' diyerek dua edip yorum yazdım. Kendisinde olduğunu öğrenince de çok sevindim. Sonrasında kendisiyle yaptığım telefon sohbeti esnasında onun şu sözü “Osman Bey, Yozgat’ta sanat para etmiyor, çok tablo yaptım bir tane bile satamadım ve dostlara hediye ettim, eğer çok beğendiyseniz bunu da size hediye edebilirim”. Sözü canımı çok acıttı. Sonrasında o tablonun bir hemşerimiz tarafından satın alındığını duyunca çok sevindim.

Yozgat’ta sanatta var, sanatkârda, maalesef değer veren yok.    

Madem sözü hat sanatıyla açtık devam edelim. Yozgat’taki birçok camiinin yanında Ankara Hacı Bayram-ı Veli caminin hatlarını da yazan kişinin Yozgatlı M. OKAN Bey olduğunu iddia etsem kim inanır.

Hat sanatının yaşayan üstadı Hattat Yasin Ali ER Hocamızı yeni nesil ile neden tanıştırmayız, evinin dört duvarına hapsederiz?

Aynı konu diğer sanatkârlarımız içinde geçerlidir. Asker ressamlar arasında tarihteki yerini alan Şükrü ERDİREN Komutanımız da bunlardan birisidir. 

1330 (1915) yılında Yozgat'ta doğmuştur. Tüccar Ali Rıza Beyin oğludur. Onun yaptığı resimler memleketi Yozgat’ta hiç bilinmese de, ünü ülke sınırlarını aşmış, 1935'de Harbiye’den Muhabere subayı olarak mezun olmuş, resim sanatını ikinci ve esaslı uğraşı olarak ömür boyu sürdürmüştür. 

Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümünde açıktan girdiği sınavlar sonucu (Resim Öğretmeni) sertifikası almıştır.

Amerika'da tahsilde bulunduğu sıralarda New Jersey'de katıldığı bir yarışma sergisinde Profesyonel guruplarda yarışarak birinci ödül almıştır.

Diğer bir bilinmeyen değerimiz ise Yozgat Lisesi öğrencisiyken 1940 yılında Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ’nün elinden birincilik ödülü alan Cevat DERELİ’dir. Ödül töreninde zamanın Başbakanı Refik SAYDAM tarafından övgüye mazhar olmuş ve söylemiş olduğu şu veciz sözler; “Aziz arkadaşlarım, Türkün esas meziyetlerinden biri de yüksek sanat kabiliyetiyle yaratılmış olmasıdır. Bu kabiliyeti tarihimiz zengin misallerle gösterdiği gibi bütün bir mazinin insiyakını ruhunda taşıyan çocuklarımız ve gençlerimiz de eserleriyle bunu ispat etmektedirler. Şimdi içinde bulunduğumuz binada Yozgat Lisesi talebesinin bundan 15 gün önce teşhir edilen resimleri, desen, renk ve kompozisyonundaki başarı bakımından bu sanat kabiliyetinin parlak bir örneği olmuştur. Millî Şefimiz ve Reisicumhurumuz bizzat teşrif ederek bu resimleri dikkatle gözden geçirmişler, beğenmişler ve sergiyi yapan çalışkan resim öğretmenine lütfen takdirlerini bildirmişlerdir. Bu hâdise, aziz Şefimizin Türk sanatına verdiği ehemmiyeti anlatma bakımından daima hatırlarımızda yer tutmalıdır”. 

Dönemin Başbakanı tarafından 1940 yılında tarihte not olarak kaydedilmiş, günümüzde ise sanat ve sanatkâra verilen değer kalmamıştır.

Ahşap üzerine yaptığı resimleriyle ünlenen Kenan EROĞLU Hocamızın o eşsiz eserleri hangimizin evinde mevcut?

Dünyanın hemen her ülkesinde resim sergisi açan, adını altın harflerle yazdıran Yozgatlı ünlü ressamımız Hasan MUTLU Ağabeyimizi tanıyan kaç kişi var? 

Bugün Yozgat ili sınırları içerisinde kendi imkânlarıyla sanatını icra edipte hak ettiği değeri görmeyen yüzlerce sanatkârlarımız mevcut. Bu sanatkârlarımızı bir çatı altına toplayıp ürettikleri eserlerini sergilemek, pazar oluşturmak, üretmeye teşvik etmek diğer yandan da çocuklarımıza yeni beceriler kazandırmak için neyi bekliyoruz? 

Sanat; iki heceden oluşuyor, SAN-AT, sanırım biz Yozgatlılar isim yapan değerleri atmayı uygun gördük.