ESKİDEN hastanelerin fiziki şartlarından şikâyet ederdik. Ülkemizde gelişen mühendislik, inşaat sektörü ve teknoloji sayesinde artık hastanelerimiz otel konforunda inşa ediliyor. 
Şehir hastaneleri açısından Yozgat şanslı, çünkü ilk şehir hastanesi temeli Yozgat’a atılmıştı.
Şükür, hastanemiz faaliyete geçti.
Gerçekten de güzel bir hastane oldu. Aracınızı park ettiğiniz otoparkı bulmakta bile zorlanacağınız kadar büyük ve ferah bir hastane…
Yatırım maliyeti 139 milyon euro olan dev bir yatırımdan bahsediyorum.
Yeri gelmişken yaptıranlara, emeği geçenlere bir kez daha teşekkür edelim.
Şimdi gelelim Yozgat’ta aynı çatı altında yaşayan insanların sıkıntılarına…
Malumunuz, yeni şehir hastaneleri kamu altyapı yatırımlarının uzun dönemli bakım, işletme ve yapım hizmetlerinin özel sektör tarafından gerçekleştirilmesi olarak tanımlanan “Kamu Özel İş Birliği” modeli kapsamında ihale edilmişti.
Projenin özel sektörde işletme süresi 25 yıl olarak belirlenmişti.
İşin içine özel sektör girince maliyet hesapları daha farklı yapılıyor tabi ki…
Doktorlardan duyduğum kadarıyla döner sermaye payları düşük olduğu için şehir hastaneleri tercih edilmiyormuş.
Doktorların şikayetlerini daha evvel kaleme almıştım.
Bugün Ankara’yı, Kayseri’yi yol eden bazı hastaların sıkıntılarını paylaşacağım…
Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımla sohbet ediyoruz. Ailece zor bir süreçten geçiyorlar. Çünkü eşi bir süredir kanser tedavisi görüyor.
Yozgat’ta onkoloji doktoru olmadığından dert yandı arkadaş…
Şehir hastanesinde onkoloji servisi var. Kemoterapi ilaçları ve bölümü de var. Hatta onkoloji hemşireleri de görev yapıyor ama uzman doktor yok.
Mecburen Ankara’yı yol etmişler. Ankara’daki doktorun gözetiminde kemoterapi ilaçları hastaya veriliyor.
Kanser belli bir plan ve programa sadık kalınarak tedavi edilmesi gereken bir hastalık.
Ankara’da doktorunun yazdığı ilaçların Yozgat şehir hastanesinde hastaya verilmesi gerek. Çünkü ilaç tedavisi birkaç saatlik bir şey değil, hastanın durumuna göre günlerce sürebiliyor.
Mesela, bahsettiğim arkadaşın eşinin kemoterapi tedavisi yaklaşık 48 saat sürüyormuş ve bu esnada bir komplikasyon oluşursa müdahalede bulunacak uzman doktorun olmayışı haliyle hasta yakınlarını endişelendiriyor.
Yozgat’ta onkoloji uzmanı olmadığı için nükleer tıp bölümünün de çalışmadığını söylediler.
Yazımı kaleme alırken kendisini aradım. Ankara İbni Sina Hastanesinde olduğu söyledi.
Sonuçlar için gitmiş.
Yazık…
Yozgatlı neden ölüyor ki?
Ya kalp krizi ya da kanser…
Yozgat gibi bir şehirde onkoloji uzmanının olmayışının büyük bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.
Çok değil, daha 2 ay önce, yani Şubat ayında “Yozgat’ta kanser hastaları kemoterapi tedavisi için başka ile gitmeyecek” diye haberler yapılmadı mı?
2 ay önce gelen doktor gitmiş…
Peki, neden gitmiş?
Şehir hastanemizin fiziki şartları güzel, hatta 5 yıldızlı otel konforunda olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Fakat içinde Yozgatlının ihtiyaçlarına cevap verecek hekimler olmadığı müddetçe, fiziki şartların bir anlamı kalmıyor.
Orda devasa bir bina var ve bundan Yozgatlılar en iyi şekilde istifade etmeliler.
Yozgat bu kadarını hak ediyor diye düşünüyorum.
Bu nedenle, aynı zamanda bir hekim olan, Yozgat Milletvekili Ertuğrul Soysal başta olmak üzere, yetkilileri bu konuya bir çözüm bulmaya davet ediyorum.
112’DE İHMAL Mİ VAR?
ÖNCEKİ gün, büyükbabam merhum Nazım Kayhan’ın kardeşi, merhum İsmet Kayhan amcamızın kızı Hatice Kayhan Hakk’a yürüdü…
Ölüm, ilahî bir takdirdir.
Genç yaşta aramızdan ayrılan Hatice’ye Allah’tan rahmet diliyorum.
Hatice bir süredir araştırma hastanesi yoğun bakımında tedavi görüyordu.
Rahatsızlandığı gece kardeşleri 112 acil çağrı merkezini aramışlar, acil ekipleri gelmiş ama müdahale geç yapıldığı için beyin uzun süre oksijensiz kalmış, hastanedeki doktorların müdahalesi de yeterli olmamış.
Kardeşleri ambulans görevlilerinin hastayı sedye ile taşımadıklarını, görevlilerin hastayı kendilerinin taşımasını söylediklerini ifade ediyorlar.
Acil müdahale edilmesi gereken hastayı komşuların yardımıyla ambulansa taşımışlar.
Üstelik sedye ile değil, battaniye ile…
Kardeşleri gerekli makamlara şikâyette bulunmuşlar. Muhtemelen kamera kayıtları incelenecek ve gerçek o veya bu şekilde ortaya çıkacaktır.
Ayrıca olaya şahitlik edecek hane halkı ve komşular da var…
Eğer bu iddialar doğruysa, yani ambulans görevlileri yeterli donanım araçlarında olduğu halde müdahalede gecikmişler ise ve hastayı ambulansa sedye ile taşımamışlar ise…
Bunun vebali kimde?
Evet, ölüm ilahî bir takdirdir, biz buna inanır, bunu söyleriz ama “Tedbir kuldan takdir Allah’tan” demez miyiz biz?
Burada tedbir alması gereken sorumlularda bir ihmal varsa, yetkili makamlarca araştırılmalı ve gereken yapılmalıdır.
Çünkü sağlık başka bir şeye benzemez.