YOZGAT il sınırları içerisinde ilk fabrika 1941 yılında Yerköy ilçemizde kurulmuş, Yerköy Un A.ş adıyla üretime başlamıştır. Elbette bu fabrikanın bir de öyküsü vardı.
On sekiz yıldan beri ülkemizi yöneten Ak Parti iktidarı yöneticilerinin şamar oğlanına çevirdiği, her fırsatta tek parti dönemini hedef alarak “Bu CHP var ya bu CHP, camilere kilit vurdu..!” söylemde doğru olsa da, gerçek hiçte anlatıldığı gibi değil.
I. Dünya Savaşından ağır yaralar almış, Anadolu topraklarını tüm düşmanlarından arındırarak yepyeni bir devlet kurarak 29 Ekim 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmiş, genç Cumhuriyetimizin nüfusu 13 milyon 649 bin 945 kişi olarak belirlenmişti. Erkek nüfusun sayısının oldukça düşük olması bir yana yüzde sekseninin hem bedensel hem de ruhen savaşın izlerini üzerlerinde barındırmaktaydı. 
1939 yılına gelindiğinde yeni bir Dünya savaşı kapımıza dayanmış, nüfusumuz ise 17 milyon civarındadır. Bu demek oluyor ki 1924 yılında dünyaya gelen erkek çocuklar henüz 14 yaşına yeni basmışlar, çiçeği burnundaki Türkiye Cumhuriyeti için yeni bir savaş, Türk milleti için büyük bir felaketin habercisiydi. 
II. Dünya Savaşı öncesinde Çekoslovakya'nın ve Arnavutluk'un işgallerinden endişelenen Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, 1939'da İngiltere ve Fransa ile ortak bir bildiri yayımlamış, 19 Ekim 1939'da Ankara'da bu iki devlet ile Türkiye arasında ittifak kurulmuştu. Buna göre Akdeniz'de bir savaşın olması halinde üç devlet yardımlaşacaktı. Maddeler arasında askerî ve maddi yardımdan da bahsedilmekteydi. Ancak savaş zamanı Türkiye, Sovyet Rusya unsurunu gerekçe göstererek savaşa fiilen katılmadı.
Tüm bunların Yozgat’la ne alakası var demeyin. Yukarıda bahsettiğim “Camilere kilit vurulma” meselesini çok kişilerden dinledim, hatta birebir o dönem şahnalık yapan “vergi memurları” ile de bizzat görüştüm. Bu memurların belirlenmesi ayrı bir yazı konusu olduğu için detayına girmeden söyleyeyim; babaları cephede şehit düşen ve kimsesiz yetimlerden oluşmaktaydı. 
Köylerden toplanan höşür “tahıl vergisi” herkesçe “ALLAH’ın evi” olarak bilinen camilere doldurulmuş ve üzerine kilit vurulmuştu. Evet bu sebepledir ki camilere kilit vurulmuş, toplu ibadetler köy odalarında, vakit namazları da evlerde arazide eda edilmiş, devlet için toplanan buğdaylar en emin olan camilerde koruma altına alınmıştır.
Ömrü cephelerde geçen İsmet paşa askerlerinin açlıkla mücadelesini iyi bildiği için olsa gerek, olası bir savaşa girmemiz halinde gerekli tedbirleri zamanında alarak devleti güçlü kılmış, II. Dünya Savaşına filen katılmamak için akıllıca bir siyaset uygulamış, sonraki yıllarda kendisine yönelik ağır eleştirilerde bulunan kişilere verdiği şu cevap; “Evet ben sizi aç bıraktım, ekmeğinizi karineye bağladım ama, babasız bırakmadım” sözü tarihe geçmiştir.
Camilerde bekletilen buğdaylar böceklenmiş, rutubetli yerlerde bulunanlar çillenmeye yüz tutunca çareyi una dönüştürmekte bulmuşlardı. Yerköy İç Anadolu’nun en verimli topraklarıdır, burada toplanan buğdayların fazla oluşu sebebiyle 1940 yılında ivedilikle bir un fabrikası kurulması kararına varılır. Yozgat il merkezi ve ilçelerinde değirmenler bulunsa da, Yerköy’ün ayrı bir özelliği daha vardır, o da hemen yanı başında tren istasyonunun bulunması..! Yozgat il sınırları içerisinde bu un fabrikasını kurmaya kimse cesaret edemez. Kayserili bir girişimci hükümet yetkilileriyle görüşerek bu fabrikayı kendilerinin kurabileceğini beyan eder ve temelden başlar. 1941 yılında Yozgat topraklarında ilk fabrika bacası tütmeye başlar, bölgede toplanan buğdaylar öğütülerek devletimize teslim edilir, sair zamanlarda da halkın taleplerine cevap verilir. 
Bugün Akdeniz sularında yaşadığımız başta komşumuz Yunanistan ve sel önünden kütük kapma derdine düşen aveneleri II. Dünya Savaşı yıllarında Türk milletinin ve Yozgat toprağının ekmekleriyle hayatta kalmışlardır. 1941 yılında Yunanistan’da “Büyük Açlık” diye anılan o günlerde Yunanistan’a ilk yardım eden ülkelerden biri Türkiye olmuştur. Kızılay ve diğer yardım kuruluşları gıda maddeleri ve sağlık malzemeleri göndermiş, savaşın sonuna kadar Yunanistan’a yapılan yardım faaliyetleri devam etmiştir. 
Kayserili Hacı Ali ve Kemal AKSOY kardeşlerin kurduğu bu fabrika 1993 yılında el değiştirmiş olsa da bugün tam kapasite üretimine devam etmektedir. Yozgat il genelinde 42 adet un fabrikası bulunduğu halde üretim yapan fabrika sayısı ya dört, veya beş. Ürettiğimiz ürünü işlemediğimiz için bugün Yozgat tüketici konumuna düşmüştür. Büyütüp beslediğimiz hayvanlarımız Kayseri’de sucuk, pastırmaya dönüşüyor, ekip biçtiğimiz tarım ürünleri Çorum’da un, leblebi yem olarak bize geri dönüyorsa, biz ticaretten anlamıyoruz demektir.  Bundan gayrı da Yozgat topraklarında yeni fabrika bacaları tütmeyecektir.