KORONA Virüsü ile ilgili belirtilerin ülkemizde de kendisini göstermeye başladığı ilk günlerde, 'Dünyanın her bir köşesinde bir Yozgatlı var. O nedenle, tedbirli olunmaması halinde, virüsten en fazla etkilenecek illerden birisi de Yozgat olur' demiştim. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde, yurdun farklı bölgelerinde ikamet eden Yozgatlılar, korona virüsü ile ilgili alınan tedbirler doğrultusunda, ikamet ettiği şehirde değil, yakınlarını görebilmek, köyünde, kentinde günlerini geçirmek üzere Yozgat'a gelmek isteyecek/gelecek/geldi... 
Geldiler de ne oldu?.. 
Eş, dost, akraba 'hoş geldiniz' ziyaretinde bulundu, sonrasında o eş, dost akrabalar iadeyi ziyarette bulunuldu. Sonuçta iki köy karantina altına alındı. Umarız, bu iki köy ile sınırlı kalır. Umarız, karantina altındaki köylerde yaşayanlarda ciddi sorunlar çıkmaz. Devlet tüm kurumları ile konuyu yakından takip ediyor, gerekli önlemleri alıyor. Yapmamız gereken tek şey yapılan uyarıları dikkate almak. 'Bana bir şey olmaz' diyerek, uyarıları kulak ardına atmamak... 
Dışırıdan gelen veya tam tersine Yozgat'tan başka yerleşim alanlarına gidenler/gidecekler, ulaştıkları yerde 14 gün kuralına uyup, aile fertlerinden herhangi birinde, herhangi bir belirti halinde sağlık birimleriyle temasa geçilmiş olunsa, onca insan tehlikenin içerisine çekilmemiş olunacaktır. Bu kadar basit bir işlemi bile yerine getirmekten üşendiğimiz süre içerisinde, biran önce gitmesini, yok olmasını istediğimiz korona virüsü belasından kurtulma şansımız var mı? Tehlikeye attığımız sadece kendi canımız değil. Eşimizin, dostumuzun, sevdiklerimizin, gelecek nesillerin hepsini tehlike çenberinin içerisine çekiyoruz, basit bir tedbiri almaktan kaçınarak... 
Bilin istedim...