İlerleyen yıllarda fikir ayrılıkları oluşmasın, bugün iyi niyetlerle atılmaya çalışılan adımlar yarın istismarlara kapı aralamasın düşüncesiyle, Yozgat Belediyesi girişimleri ile faaliyete geçecek olan Basın Müzesi konusunda fikirlerimi paylaşmak istiyorum.
Öncelikle, “Neden Basın Müzesi?” sorusuna yanıt arayalım.
Gazetecilik okuyan ya da Türkiye’de gazeteciliğin tarihini öğrenmek isteyen herkesin yolu muhakkak Yozgat’tan geçer.
Abartmıyorum.
O zaman, Agâh Efendi isminin Yozgat’ta sadece bir mahalle adı olmadığını söyleyerek başlayalım söze...
Çapanzade (Çapanoğlu) Agâh Efendi, 21 Ekim 1860’da Şinasi ile birlikte özel sermayeyle çıkarılmış ilk Türk gazetesi olan Tercüman-ı Ahval (Durumların Sözcüsü) gazetesini çıkarmıştır.
Gazetemizde de yazarlık yapan, şahsen tanıma fırsatı bulduğum, Türk köy edebiyatında önemli yeri olan Türk romancısı, şair, yazar Abbas Sayar’ı da unutmamak gerek.
Abbas abi, 1953’te Yozgat’ın ilk yerel gazetesi olan “Bozlak”ı yayınlamıştı. Üstadın, Türkiye’ye mal olan romanları, şiirleri, kısaca eserleri kısacık bir yazıda anlatılamayacak kadar değerli…
Sonrasında, Yozgat’ta basın sektörüne hizmet eden, dirsek çürüten, ebediyete intikal etmiş onlarca isim var. Sektöre çok sayıda isim kazandırmış olan büyükbabam merhum Nazım Kayhan, babam Rasim Kayhan ve abilerimiz Ayhan Köylüoğlu, Kenan Yılmaz, Muammer Karadeli gibi ismini şu anda hatırlayamadığım daha birçok emektar bu sektöre hizmet verdi.
O’nlar sektöre kazandırdıkları insanların yanı sıra basılı eserlerini, makalelerini, gazetelerini bıraktılar bizlere.
Bugün ulusal medyada ismini duyurmuş Yozgatlı meslektaşlarımız, abilerimiz var. Mesela; Saygı Öztürk, Seyfi Çelikkaya, Taha Akyol, Ahmet Hakan Coşkun, Ekrem Dumanlı, Emin Koç şuan aklıma ilk gelen isimler.
Yozgat için Basın Müzesi ihtiyaçtan ötedir.
Bilindiği üzere, Belediye Başkanı Kazım Arslan, Basın Müzesi için gazeteci Taha Akyol’a ait tarihi konakta Yozgat’ın yerel basın tarihini yaşatmak adına çalışmalarını sürdürüyor.
Başkan Kazım Arslan’ın bu konudaki hassasiyetinin bilincindeyim ve çalışmalarını yakından takip ediyorum.
Basın Müzesi’nde sergilenecek eserler ve isimler konusunda da sıkıntı yaşanacağını sanmıyorum.
Fakat…
Yozgat’ın tarihine ve geleceğine ayna tutacağını ümit ettiğim bu müzenin bir kişi veya derneğin inisiyatifine bırakılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Vaktiyle Yozgat Belediyesi, 1960’ta belediye başkanlığı yapmış olan Hayri İnal’a ait olan ve bakımsızlıktan harabeye dönmüş olan konağı tamir ettirip “Yozgat Kültür Evi” olarak Yozgat’a kazandırmıştı.
Bugün belediye gözetiminde ve korumasında, ihtiyaçları belediyece karşılanan, herkes tarafından ziyaret edilebilen; özel günlerde Yozgatlı bayanların, şairlerin, sivil toplum kuruluşlarının, daha doğrusu tüm Yozgatlıların buluşma noktası haline gelen güzide bir mekân Hayri İnal Konağı…
İstiyoruz ki, Basın Müzesi de Yozgat Belediyesi himayesinde olsun.
Bir kişi veya derneğin adresi, evladiyelik bir büro amacıyla kullanılmasın. Basın Müzesi kimsenin mekânı veya kartviziti olmasın.
Gelmiş, gelecek tüm basın emekçilerinin gönül rahatlığı ile girip çıkacağı; Yozgat’ta basın sektörünün geçmişini merak eden öğrencisinden emeklisine kadar herkesin faydalanabileceği güzide bir mekân olsun Basın Müzesi…
Hayri İnal Konağı’ndan hareketle; şunun veya bunun değil, Yozgat’ın ve Yozgatlının malı olsun Basın Müzesi.
Velhasılıkelam, “Yozgat Belediyesi Basın Müzesi” olarak açılışını yapalım bu mekânın.
Bugün Başkan Kazım Arslan’ın himayesinde olsun, yarın başkanlık koltuğunu emanet edeceğimiz bir başkasının…
En azından “Yozgat’ın Basın Müzesi” olsun istiyoruz.
“Yozgat Belediyesi” isminden, himayesinden kimse rahatsız olmaz. Madem Yozgat bizim, belediyemiz bu işi sahiplensin.
Basın Müzesi, Başkan Kazım Arslan’ın kuracağı bir kadronun kontrolünde olursa en azından kapısı herkese açık olur diye düşünüyorum.
“Yozgat Belediyesi Basın Müzesi” konusunda düşüncelerim bunlar.
Takdir Başkan Arslan’ındır.