YOZGAT’ın ilçeleriyle bütünleşememiş olması, Yozgat basınının yerinde haber yapmak yerine masabaşı gazeteciliğini tercih etmesi, ilçelerde yaşanan bazı gerçeklerin umursanmadığı, ilçe ve köylerinde yaşanan hadiseler, ajanslara düşmedikçe bir türlü seslerini duyuramamanın çaresizliği içerisinde. Yapmış olduğum kültürel araştırmalar sebebiyle ziyaret ettiğim ilçe kasaba ve köylerde bazen konu dışına çıkarak halkımızın dertlerini dinler, onların duygularına tercüman olurum.
Köylerimizin tamamına yakınında genç nüfus yok denecek kadar az. Köylerde hayatlarını idame ettirmeye çalışan orta yaş grubu ve ihtiyar nüfus ise geleceğinden endişeli. Ata topraklarını terk etmemekte kararlı olan köylüler, aynı zamanda bir o kadar da gelecek endişesi taşıyor. Bir taraftan zor şartlar altında çiftçilikle uğraşırken diğer taraftan çevrelerinde olup bitenlere de duyarsız kalmayıp imkanları dahilinde Doğasına, ormanına, suyuna hatta çevrelerindeki tarihi kalıntılara sahip çıkarak kaçak kazı yapanlardan tutun da sözde müteahhit firmalara karşı yaşadıkları bölgeyi korumak için savaşıyorlar.
Geçtiğimiz hafta Çekerek ilçemizi ve köylerini gezdim, araştırmalar yaptım. Gördüğüm bir gerçek var ki Çekerek ilçemizin tamamına yakınında farklı medeniyetlere ait keşfedilmemiş tarihi alanların mevcut olduğunu gördüm.
Gittiğim köyler içerisinde Alevi vatandaşlarımızın bir hayli öfkeli ve sitemkar sorularına muhatap oldum. Haksız değillerdi. Seslerini duyuramadıklarından, Alevi halkının HDP adıyla anılmasından oldukça rahatsızdılar. 2018 yılında HDP’NİN Tokatlı Mv Ali KENANOĞLU tarafından Çekerek ilçesi köylülerinin ve çevrede yaşanan bazı tahribatları TBMM kürsüsünde dile getirmesiyle başlayan, bir takım çevreler tarafından da “Çekerekli Aleviler HDP ile işbirliği içerisindeymiş gibi” dedikodular çıkarılmasından oldukça rahatsızlık duydukları, Yozgat Mv bölge halkının sorunlarına bırakın kulak vermeyi, Alevi kimlikleri sebebiyle ötekileştirerek haklı davalarını dahi TBMM’İNDE anlatamadıklarından derliler.
O tarihlerde Zile ve Çekerek köylerinde incelemelerde bulunan HDP Mv Ali KENANOĞLU TBMM kürsüsünden bu bölgede yaşanan, vilayeti Yozgat basınında dahi pekte yer almayan sorunlara dikkat çekmek istemiş ve 28 Kas 2018 Tarihinde Meclis Kürsüsünde şöyle seslenmişti;
Memleketim olan Tokat’ın Zile ilçesi ile Yozgat’ın Çekerek ilçesi arasında, bir Çekerek Irmağı üzerinde 8 adet HES yapılması projesi 2015’te başlatıldı. Oradaki Tokatlı ve Yozgatlı köylülerin ve çevre aktivistlerin eylemleri sonucunda bu projeden vazgeçildiği duyuruldu 2015’te fakat arkasından, 2016 yılında bu projeler tekrar hayata geçirildi ve acele kamulaştırma kararı alındı. Arkasından köylüler bu karara karşı dava açtılar ve yürütmeyi durdurma kararı aldılar. Bu yürütmeyi durdurma kararına rağmen acele kamulaştırma yapılan alanlarda kanuna aykırı bir şekilde çalışmalar sürdürülmeye devam etti, bir taraftan da dava sürdü. Şimdi, geçtiğimiz günlerde yani 5 Kasım 2018’de Çekerek Irmağı’yla ilgili bilirkişi raporunu açıkladı ve bilirkişi raporunda diyor ki: “Bu ÇED raporunda birçok konu sadece başlık olarak ele alınmış ve hiç irdelenmemiş. İnşaat sırasında ortaya çıkan arkeolojik buluntularla ilgili bölge koruma kurulundan gerekli uygunluk yazıları alınmadan bu işlemlere devam edilmiş. Köylülerin su kullanım hakkı, tarım ve hayvancılık için ayrılan miktar mevcut durum üzerinden kurgulanmış, tarım ve hayvancılığın artma ihtimali göz ardı edilmiştir. Havza içindeki su miktarının yıllara göre düşüyor oluşu üretici ve hayvancılık için sorun teşkil etmektedir.” Bilirkişi raporu bunları söylemesine rağmen hâlâ Çekerek Irmağı etrafında bu durum, buradaki çalışmalar devam etmektedir ve oradaki, bölgedeki güvenlik güçleri, jandarma da burada şirketlerin koruması gibi davranmakta, köylüler ile şirket arasında burayla ilgili âdeta duvar örmüş ve bütün çalışmalarını, bütün tarafını da şirketler lehinde kullanır durumdadır. Köylülerin mağduriyetini giderebilecek kanun, hiçbir şey yok çünkü alınan kararlar da hiçbir şekilde tanınmıyor ve uygulanmıyor. Yasaya aykırı bir şekilde, mahkeme kararına aykırı bir şekilde de şu anda kamulaştırılan alanlar yani kamulaştırılması iptal edilen tarlalarda çalışma sürüyor, mülkiyet hakkı düşürüldüğü zaman bunun da bu şekliyle ele alınması gerekir”.
Hattuşaş’tan başlayan ve Kazankaya, Aydıncık, Çekerek Kadışehri ve Karamağaraya kadar uzanan gün yüzüne çıkarılmamış, adı dahi bilinmeyen medeniyetlerin izlerini taşıyan kaya mezarları, mağaralar, yer altı şehirleri mevcut olduğu halde, birkaç gözle görülür yerlerin sit alanı edilmesinin dışında pekte hiçbir çalışmanın olmaması oldukça düşündürücü.
Yukarıda belirttiğim yerler gün yüzüne çıkarılması ve Türk Turizmine açılması uzun yıllara mal olacakmış gibi görünse de, bırakın Çekerek, Aydıncık Kadışehri ilçelerimizi, Yozgat’ın kaderini değiştirecek, hatta binlerce yıllık Türk izlerini burada bulmak mümkün gözüküyor.
Çekerek halkının tek umudu, Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Fuat OKTAY Beyefendi olarak lanse ediliyor tüm bu sorunların üstesinden de ancak Fuat Beyin kalkabileceği umudu hakim.
Bir diğer gerçek ise, farklı bölgelerde faaliyet yürüten şantiyeler ve denetimsiz kum ocaklarının kepçe ve dozerlerle kaçak kazı yaptıkları iddiası herkes tarafından dillendirilmekte. Halk tarafından tarihi alanlar bilindiği halde sit alanı ilan edilmemiş olması ve bu yapıların mezarların kepçe dozerlerle dağların en tepesine çıkarak Tümülüsleri yok etmeleri, İnsan ister istemez soruyor; Yozgat Müze Müdürlüğü ne iş yapıyor?