ZİHİNSEL yorgunluk bedensel yorgunluğu da beraberinde getiriyor. ''Artık yoruldum!'' diyorsunuz, bir köşeye çekilmek yerine, bedeninizi dinç tutabilmek için mücadele veriyorsunuz. Zihinsel yorgunluğu üzerinizden attığınızda bedensel yorgunluğu pek fazla hissetmiyorsunuz. 

Yozgat'ta zihininizi yormadan yaşamak zor. İsteseniz de istemeseniz de sorun gelip sizi buluyor. Veya siz gidip, sorunla burun buruna geliyorsunuz. Bireysel durumdan bahsetmiyorum. Toplumsal sorunlardan, toplumu ilgilendiren konulardan söz ediyorum.

Sizi ilgilendiren konularla bir şekilde mücadele eder veya pes edip, kenara çekilirsiniz. Sorununuza kendinizce çözüm üretmiş olursunuz. Ama toplumsal konular, sadece beni, seni ilgilendirmiyor. Bizden sonraki nesilleri de yakından ilgilendiriyor.

 Sokakta yürürken, beton üzerine oturmuş, önünde tartı aletiyle aile bütçesine katkı sağlamaya çalışan çocuklarla karşılaşıyorsunuz. Düşünmeden edemiyorsunuz. Okulda olması gereken çocuklar, ekmek kavgası vermek için sokakta ''Tartalım mı abi!'' diye gözünüzün içerisine bakıyor. Evinde, yanan sobanın veya kaloriferin sıcaklığında kitap okuması, ders çalışması gereken çocuklar, sokakta. Düşünüyorsunuz, üzülüyorsunuz.

Örnek daha çok fazla. Bunların olmaması için kafa yoruyorsunuz. İlgilisine, bilgilisine izah ediyorsunuz. Nafile. Anlamıyor, anlamak istemiyorsa elinizden bir şey gelmiyor. Yoruluyorsunuz. Hem zihnen, hem de bedenen.