BİR zamanlar ülkemizde mizah vardı. Büyük şehirlerde tiyatro turneleri düzenlenir kimi zaman da televizyon ekranlarında gündeme özel skeçler yer alırdı. Bu tiyatrolarda ülkenin siyasetçilerinden tutun da spor sanat dünyasının ünlü simaları ince esprilerle irdelenir, eleştirilecek yönleri de ironi yaparak izleyenleri kahkahaya boğar, tenkit edilen o simalar halkın gözünde o söylev ve eylemleriyle yer ederdi.
İşte onlardan en önemlileri İsmail DÜMBÜLLÜ, Zeki ALASYA ve Metin AKPINAR ikilisi, Levent KIRCA rollerini özgür iradeleri ve hakkıyla yerine getirenlerdi.
Zeki & Metin ikilisinin seksenli yıllarda ortaya koydukları Devekuşu Kabare ekibi olarak sergiledikleri YASAKLAR oyunu mizahi eleştirinin zirve yaptığı dönemlerdi.
Gerek Osmanlı Devleti döneminde gerekse Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren öyle yasaklar yaşanmıştır ki okuyunca “hadi canım” diyerek hayrete düşeceksiniz.
KAHVE İÇMEK YASAK; Hicrî 950 yıllarında (1543) gemiler ile Anadolu’ya geldiği zaman büyük ölçüde karşı çıkılub aleyhinde fetvalar verildi. Yanık oluşu bir tarafa ''toplu halde elden ele devredilerek içilmesi ahlâksızlığa götürür'' dediler, daha da ilginç olanı; kahve içen erkeklerin, karılarının boş düşeceğine dair, garip fetvalar yayınlanır. Şeyhülislam Ebussuud Efendi, Kuran da bu içecekle ilgili tek kelime bile olmamasına rağmen, kömürleşme derecesinde kavrulan her şeyin İslam’da yasak ve haram olduğu yolunda fetva verir... Hemen herkesi hayrete düşüren bu fetva, aydın fikir adamları tarafından tartışılır eleştirilir. Ebüssuud Efendi merhumdan naklederler ki, getiren gemileri deldirip kahve yüklerini denize döktürürdü. Lâkin bu katı kurallar fayda etmez. Verilen fetvalar ve söylenen sözler halkın kulağına girmez. Yer yer kahvehaneler açılır, yeni bir ekmek kapısı olmuştur. Kahve ile hane yek vücut olur büyük bir şevk ve istekle halkımıza hizmet etmeye başlar. Keyif erbabı keyiflerini arttırır, cana can katar buldukları kahvenin bir fincanı uğruna nerede ise can vermeği göze alanlar olmuştur. Bundan sonra gelen müftüler içilmesine izin verir, Bostanzâde Efendi bir mufassal ve manzum fetva yayınlar. Kahvehaneler gâh yasaklanır, gâh açılır. Hicrî 1000 (1591-1592) tarihlerinden sonra yasaklanmasından vazgeçilip her yerde serbestçe içildiği, her sokak başında bir kahvehane açıldığı. Hikâye anlatanlar, çengiler ile Uzun tartışmalardan ve eleştirilerden sonra padişah fetvayı onaylamayınca, fetva da haliyle halk üzerinde fazla etkili olmaz. Uyguladığı yasaklarıyla ünlenen padişahlar vardır. Nargile yasakları, tütün yasakları, Fes-Ferace yasaklar…
SARIK YASAKLARI; 19. yy'da "dışarıdan" getirilen ve sarık ile kavuğun yerine kullanılması istenen fes de o zamanlar inanılmaz bir tepkiyle karşılaşmış, hatta fesi getirten II. Mahmut gerçekleştirdiği başka atılım ve yenilikler nedeniyle de, malûm çevrelerce "gâvur padişah" olarak ünlenmiştir. Benzeri ama bu sefer ters yönde bir tepki de yüz yıl kadar sonra, yani bu tür başlıkların yasayla kullanımdan kaldırıldığı 1925 ve ertesinde yaşanmıştır.
FES YASAKLARI; Cumhuriyet’in kurulması, Halifeliğin kaldırılması, şapka giyilmesi, Arap harf ve rakamlarının yerine Latin kökenli yeni Türk alfabesinin ve yeni rakamların kabulü, Türk dilinin bağımsızlığına kavuşturulması gibi, o zamanki toplumsal durumumuza göre her biri ayı önem taşıyan, devrimlerin arasında tüze (hukuk) devrimi olarak anılır ve bu, laiklik devrimi olarak betimlenmişti. Halifeliğin kaldırılması ve hemen ardından Şer’iye Bakanlığının ve dinsel yargı yeri olan Şer’iye Mahkemelerinin, dinsel öğrenim kurumları olan medreselerin kaldırılması ve böylece ülkede yargı ve öğrenim birliğinin ülkede “laiklik devrimi” kurulması olguları ile daha 1924’te gerçekleştirilmiş bulunuyordu. 2 Eylül 1925 tarihli kararnamelerle bütün memurların şapka giymesi esasını kabul etmiştir. Bu esas, 20 ikinciteşrin 1925 tarihinde Büyük Millet Meclisince kabul edilen 171 sayılı kanunla bütün millete duyurulmuştu.
1 — Türkiye Büyük Millet Meclisi âzalariyle idarei umumiye ve hususiye ve mahalliyeye ve bilumum müessesata mensup memurin ve müstahdemin, Türk milletinin iktisa etmiş olduğu şapkayı giymek mecburiyetindedir. Türkiye halkının da umumî serpuşu şapka olup buna münafi bir itiyadın devamını hükümet meneder.
2 — İşbu kanun tarihi neşrinden itibaren mer’iülicradır.
3 — İşbu kanun Büyük Millet Meclisi ve İcra Vekilleri Heyeti tarafından icra olunur.
Her devirde olduğu gibi, yasaklar muhalif bulmakta zorlanmamış, fetva ve yasalarla yasaklanan her ürün isyan kurbanları yaratmıştır.
TÜTÜN YASAKLARI; Bugün ise yeni yeni yasaklarla karşılaşıyoruz. Sigara zamları en büyük ceza olduğu halde, bir de kapalı alan yasakları, otomobilde sigara içme yasağı, 18 yaş sınırı uygulamaya sokulduğu halde Ülke genelinde “kaçak tütün” olarak bilinen ve herkesin kolayca ulaşabildiği, isteyenin istediği kadar aldığı tütün mamulünün serbestçe satılması TBMM tarafından uygulamaya konulan bu yasakları anlamsız kılmakta. İnsan ister istemez şu soru zihinleri kurcalıyor…! Kaçak tütün ucuz ve serbest, paket sigara pahalı ve herkes alamaz, neden?
Asıl amaç fabrikalara kilit vurmak mı, yoksa belli çevreler tarafından ülke geneline dağıtımı yapılan kaçak tütün pazarına rağbeti artırmak mı?
Yozgat’a Özgü İçkili Restoran Yasağı
Yozgat’ta bugüne kadar rastladığımız en önemli yasak ise; Bir tek alkollü restoranı dahi bulunmayan tek il Yozgat. Geçmiş dönem Yozgat Valisi Kemal YUTNAÇ tarafından uygulanan “içikili restoranlar” yasağıydı. Bilmiyorum bu yasak hala uygulanıyor mu?
Diğer bir gerçek ise, kapalı alanlarda sigara içme yasağı; Hükumet bu yasağı gerçekten uygulama niyetindeyse eğer, bazı cemaatlerin dergahlarına uğramasını öneririm. Eğerki ceza yazmakta gerçekçi iseler, buralara kesilecek cezalar ülke bütçesindeki açığı kapatacağı kanaatindeyim.
Daha özgür bir dünya için yasakları yasaklayın.