Zamanın geçişini kimimiz “su gibi akıyor, bazımız sonbahar yaprakları dökümü” derler. Çoğu kez de “zaman ne çabuk geçiyor…” cümlesiyle ifade eder. Oysaki bu söylemlere en güzel cevap, bir şairin dizelerinde gün yüzüne çıkar. “Ah dostum, zaman geçiyor diyorsun, hayır zaman duruyor, biz geçiyoruz…”
    Biz İLERİ’NİN 46ncı yılını daha dün kutlamamış mıydık? Yani dün, yarına devrilmişte, 47 olmuş zamana karşı hiçbir canlı direnemez. Gonca gül görürsün bir müddet sonra solar, mor menevşe sümbül açar, açar sonrasında boyun büker. İnsan, doğar, çocuk, delikanlı ve ihtiyarlıkta ömür sürer. Sonrasında finalle! Biter… İnsanlar geçici, kurumlar baki kalır. İşte misal: İLERİ GAZETESİ…
    İLERİ’DE yazmak;
    Mutluluk, neşe, iştah ve keyifli oluyor. Başta Mükremin Kayhan dostumuzun çabası, ödünsüz ilkeleri, yazı işlerinin özverili çalışmaları, İLERİ’Yİ her daim İLERİ noktalara taşımıştır. İLERİ bir Anadolu, taşra gazetesi hüviyetinde olmakla beraber, profesyonellerin çıkardığı bir gazetedir. Yazarı özgürdür, sansür gazetenin kapısından girmez, yeterki doğrular yazılmış olsun. Bizde ilkelerine saygı duyduğumuz için, aynı çatı altında bulunuyoruz. Sanırım on yılı da devirmiş olduk. Söz uçar yazı kalırmış. Bizde yazmaya devam ediyoruz. İLERİ can kardeşim Saygı Öztürk’ünde ilk göz ağrısıdır. İleri mektebinden ordunaryüs profesörlüğe yükselmiş bir kalem sahibi olmuştur.
    Bu gazetede hep, sen, ben olmamış biz olmuşuzdur. Seyfi Çelikkayası, Yasin Kayhanı, Seda Erkılıçı, Tarık Yılmazı, İhsan Çelikkayası, Şahin Özmeni, Selahattin Koştanı, Sevil Köksalı, Şükrü Can Atagünü, Ahmet Sargını, Harun Yozgatı, Murat İncesi, Nihat Boydaşı, Ramazan Doğanı, Sami Yazaerli, Melike Şeneri ve diğer katkı sağlayanlarıyla bir aile olunmuştur. Bu ailenin bir ferdi olmakta, bize ayrı bir haz ve kıvanç vermiştir.
***
    Anadolu’da gazete çıkartmak, yaşatmak “sen nörüyon?” sorusunu beraberinde getirir. Zorluğunu çilesini çeken, çekenler bilir. Destan yazsan kısa kalır. Roman yazsan az gelir. Sığdır sığdırabilirsen ciltlere…
    Ahıyla, vahıyla dik durabilmek, gelecek kuşaklara taşımak, sabır ister. Bazen sabır taşı çatlarda bu zorluğa katlananlar, hazreti Eyüp yolunda yürürler. Yol her daim yokuş, yük ağırdır. O yükün altında olanlar bilir bunu… Ah yok, of yok, yola devam vardır. Hele nefeslenmeye gör, ardından dinle konuşulanları… Eloğlu öyle konuşur ki, kendi kendine vay anasını dersiniz. Onun için bu işte ya varsın, ya yoksundur. Yola çıktıysan hep var olma uğraşısı devam eder. Açıkçası durmak söz konusu değildir.
***
İlkbahar geldiğinde Yozgat’ta olsak ta bizde;
Koyun, kuzunun meleşmesini, şah kartalın çamlığın üstünde süzülüşünü, turna sürülerinin sürmeli türküsüne eşlik etmelerini, ağa gelinin yemeni bağlayışını, yaylaya çıkışını sonbaharda inişini seyredebilseydik. Çamlığın büküle, büküle giden Cılga yollarını aşıp, şeker pınarında el yusaydık… bir yudum olsa da suyundan içseydik… Yalağa gelen güvercinlerle sohbet etseydik. Kekliklerin çamlara kanat sürtüşlerine şahit olsaydık. Yeşil aynayı çığırıp, aynalı körüğe binseydik. Cehirlikle Nohutlu arasında gidip, gelen seher yeline şiirler yazsaydık. Ne bileyim işte türkülerden demet yapıp, sarı çiğdemin yanına koysaydık. Tüm dostları da sual edip, İLERİ’YE yazsaydık.
***
    Biz zamana değil, zaman bize uyuyor… Gelişin, gidişin mevsimi olmuyor. Bu sefer İLERİ’NİN 47  yaşına girişine uyduk. Yeni yaşın kutlu ve mutlu olsun iki gözüm. Daha nice yaş kutlamalarına eşlik edelim. Sen Varol biz peşinden geliriz.



Ekonomi uçmuş birinci  lige çıkmışız...

MOODY’S kredi değerlendirme kuruluşu, Türkiye’nin kredi notunu “Ba1 den” “Baa3” yükseltmiş. Şimdi isterseniz üç defa ya baa diye bağırın, istemezseniz baba deyip susunuz. Daha önce, FITCH’de not artımı yapmış, artırımı BBB ye yükseltmişti. Bakalım birinci Lig takımlarına, pardon Devletlerine; Namibya, Romanya, Peru, Uruguay, İspanya, Hindistan, Colombia, Kosta Rika, Endonezya, Peru ve İzlanda… 
… ve yukarda yazdığımız devletlerle aynı seviyede bulunuyormuşuz. Dünya ekonomileri içerisinde de 17nci sıradaymışız. Şimdi önümüze şapkayı koyup düşünme zamanı değil mi..? nasıl mı derseniz; devletimizin yetkili ve etkili kuruluşlarından (DİE) Türkiye’de 20 milyon kişinin açlık sınırında yaşadığını açıklıyor… Tamamen aç gezenler bu sayıya dahilmi bilemeyiz. Bir istatikte gizli sosyal patlamalar için yapılsa çok iyi olurda, bu araştırmayı yapacak araştırmacı grup cesaret edebilir mi onu da hiç bilemeyiz… 
Mesela;
Kapanan işyerleri,
Fuhuştaki artış,
Hırsızlık, kapkaççılık, gasp,
İflaslar,
Cinayet, adam yaralama,
Cinsel istismarlar,
Eşlerince öldürülen kadınlar,
Boşanmalar,
Trafik terörü,
Varmı bunların rakamlarını, artış yüzdelerini açıklayacak babayiğit?!?
***
Cari açıktan, dış borçtan bahsedip de kafaları da karıştırmayayım, moralde bozmayayım… ama yazmadan da edemeyeceğim bir soru var; IMF ye borç sıfırlandı da, 230 milyar dolar borç kimin, bu nasıl sıfırlanacak acaba..? Eh nasıl olsa, sıcak para akıyor, herhalde çaresi de odur… şunu da unutmayalım; sıcak para, serseri mayındır, nereye ne zaman vuracağı bilinmez..!
***
Süper Lig,
1nci Lig,
2nci Lig,
…vs 
Ve amatör Lig
Hangi Ligde olduğumuzun kararını saygıdeğer okuyucuya bırakıyorum.