GÜNÜMÜZÜN en önemli sorunu, her türlü imkana sahip olduğu halde insanın gittikçe yalnızlaşmasıdır. Yalnızlaşmak, milyonlarca insanın içinde yapa yalnız kalmaktır. Yalnızlaşmak, çevreye duyarsızlaşmak, kardeşin derdiyle hemhal olamamaktır. Yalnızlaşmak, mahrumiyet ve yoksullaşmaktır. Asıl yoksulluk da, maddi  imkanlardan değil, sıcacık dostluklardan yoksun olmaktır.
Bencillik, bireysellik, dünyevileşme ve nemelazımcılık gibi olumsuzluklar insanoğlunu adeta esir almış durumdadır. Bu olumsuzluklar, insanı yalnızlaştırmış ve ona büyük kayıplar, yaşatmıştır. Çağımızın en büyük kaybı, pek çok insanın hazzı peşinde koşarken, yaratılış hikmeti ve gayesini, hayatın anlamını unutmasıdır.                   
Dayanışma ya da yardımlaşmak, toplum fertlerinin, kişilerin ortak çıkarlarının sağlanması, bütünlüğün korunması için karşılıklı olarak birbirlerine bağlılık göstermeleri, birbirlerine dayanıp çeşitli alanlarda yardımlaşarak birbirini tamamlamalarıdır. Yaratılanı Yaratandan ötürü hoş gören bir dinin müntesipleri olan Müslümanlar ancak, Yaratıcının kendileri için hoş gördüğü şeyleri yapmakla "iyi insan" olabileceklerinin bilincindedirler. "İyilik" ve "kötülük", insan için anlamlı olan ve etkilerini bu varlık âleminde gösteren iki kavramdır. 
Kur'an'ın ifadesiyle, "iyilik yapan kendi lehine, kötülük yapan kendi aleyhine" (Fussılet, 46) davranmış olur. Yaptığı iyilikle Allah'a fayda sağlayabilecek, kötülükle de zarar verebilecek kimse yoktur. Onun için, "iyi söz ve güzel iş O'nun katına yükselecek" (Fâtır,10)  Hastayı ziyaret etmek, aç ve susuzun ihtiyacını gidermekle o insanlar fayda görecek ama bundan en çok Yüce Allah memnun ve hoşnut kalacaktır. Onun bu hoşnutluğu ise iyilik sahibinin en büyük kazancı olacaktır.
“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” Antlaşma yaptığınız zaman, Allah’a karşı verdiğiniz sözü yerine getirin. Allah’ı kendinize kefil kılarak pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı bilir.
"Eğer siz Allah'a güzel bir borç verirseniz, Allah onu size, kat kat öder ve sizi bağışlar. Allah, şükrün karşılığını verendir, halimdir." (Teğâbun, 17) ayetinde "Allah'a borç verme" ifadesi nasıl mecazen kullanılmışsa, hadiste yer alan,  “Allah'ı ziyaret etmek, ona yiyecek ve su vermek” ifadeleri de mecazen kullanılmıştır. Başka bir Hadis-i Şerifte Peygamber (sav) şöyle buyuruyor:          
Allah yolunda harcama yapmayanları, cimri davrananları Yüce Allah yermektedir.  “Size ne oluyor da Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz?”( Hadid su. 57/10). “ Kim cimrilik yaparsa ancak kendi zararına cimrilik yapmış olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz” (Muhammed su. 47/38.) “Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz. Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.” (Fecr su. 89/17-18.) “Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, büsbütün de açıp tutumsuz olma. Yoksa pişman olur açıkta kalırsın.”  ( İsra su.17/29.)       
Allah, fakirlere, yoksullara  yapılan hizmeti kendisine yapılmış kabul edecek ve bu hizmetin sahiplerine, hiç şüphesiz, kendi şanına yakışır bir karşılık verecektir. Ebedî âlemde kimsesiz kalmamak için bu dünyada kimsesizlerin kimsesi olmak durumundayız.