Masumdun, kırık kanadım kolumdun,
 “Sen giderken” mavzer artığı koca bir yaraydım ben,
Sen giderken “URFA” yanıyordu, ben kül oluyordum…
Söylesene hangi yolun düzüydün sen? 
Ve hangi karanlığın aydınlığıydın?
Mevsimin ne zaman ilkbahardı? 
Dallarına konan kuşları ben mi ürküttüm? 
Filizlerine ben mi dolu vurdum? 
Ben mi kör ettim seni? 
Söylesene hangi akşamın sabahıydın sen? 
Ve hangi güzel günün bayramıydın? 
Matemine ben mi çıra yaktım? 
Mabedin vardı da ben mi el açmadım? 
Yoksa bildim de bütün bunları, 
Söyle! Ben mi kaçmadım?
Deli miydim? 
Sustum yıllar boyu gözlerine…
Kör müydüm? Görmez miydim?
Ses etmez miydim dipsiz kuyulara iten hasretine?
Neydim ben? Ne olmuştum da yüreğimi dağlayan,
 “O” acımasız kavuşmayan yıllara dayandım?
 Öyleyse bütün bunlar, sen bir rüya mıydın? 
Ya ben koca bir yalan mıydım? 
Neydim ben Allah aşkına?
Kötüyüm sen gideli… 
Mecnun bu şehrin sokaklarında, 
Yıkıldığım karanlıklarında, inan çırak kalır
Sen dönmeyeli bedbaht aşkımın yanında…
Bütün ezberlerimi unuttum… 
Akrep yarası közlerimi, 
Hercai sevmelerimi, 
Tütün kokan gecelerimi unuttum,
Bir tek seni, bir tek seni unutmadım,
Unutamadım…
Urfa’nın sokakları tuzak kursa da sevdalara, 
En azından birkaç tanesi masumdu sen gitmeden önce.
Bu şehrin türküleri can acıtsa da
Bekar evlerinin bütün soluk aydınlıklarına,   
En azından birkaç tanesi bizim türkümüzdü, 
Masumdu yani sen böylesine yıkmadan önce…
Kimdin? Nereden gelmiştin? 
Ve öyküme nasıl girmiştin? 
Hangi sokak? Hangi türkü? 
Ve hangi dilbaz seni yüreğime düşürmüştü? 
Bilemiyorum fakat sen huri kılığında bir şeytandın, 
Söylüyordu rüyalarım inanmıyordum…
Oh! Olsun bana, 
Seni böyle sevdiğim için…
Tüh! Olsun bana, 
Sana böyle yandığım için…
Vah! Olsun bana, 
Yıllarımı ahmak bir aşık gibi tükettiğim 
Ve gözlerinin aydınlığında yüzerim, 
Gönlünün aşk deltasında 
Bir ömür dinlenirim diye düşündüğüm, 
Böyle olsun istediğim, 
Senin bir melek olmana dualar büyüttüğüm 
Ve şeytanlıklarına 
Bütün kapılarımı sonuna kadar açtığım için…
Offf! Off!  
Oh! Olsun sana, 
Bir aşkı kirlettiğin 
Ve günahıma girdiğin için…
Ben hakkımı helal etmiyorum gözlerine, 
Etmiyorum hakkımı helal, 
Yalan yere verdiğin sözlerine 
Ve bir daha dönmediğin, Urfa’ma küstürdüğün, 
Bütün masum yanlarımı öldürdüğün, 
Beni böylesine çaresiz, 
Böylesine acımasız ettiğin için…
Ben hakkımı helal etmiyorum sana.
Murat ince