MERMİ bile tetiğe basmazsan çok masum. Korona virüsü mermiyi bile solladı. Dünya virüse mahkum oldu. Öyle bir bela ki silsen gitmiyor. Üflesen bitmiyor. Okusan yetmiyor. Doymuyor geberesice!

Yazımı yazdığım an itibariyle corona belasından can kaybımız 108, vaka sayımız 7 Bin 402. Test sayısı arttıkça hasta sayımızın da arttığı söyleniyor.

 Virüsün yayılmasını önlemek amacıyla, birtakım tedbirler ilk günden itibaren alınıyor.

Alınan tedbirlere baktığımızda, bu tedbirlerin kısmi tedbirler olduğunu görüyoruz.

Dışarı çıkma yasağı herkesi değil, 65 yaş üzeri vatandaşı kapsıyor. Bu uygulama beraberinde yaşlıların ben hasta mıyım; hastalık mı bulaştırıyorum şeklinde düşünmelerine, korku ve endişe duymalarına neden oluyor. Yasağı dinlemeyen yaşlılarımız da fiziki, sözlü bir takım şiddete maruz kalıyor, kendilerine cezai işlem uygulanıyor.

Sokağa çıkma yasağı uygulanmadığı için tabii ki toplu taşıma araçları kullanımı da hala devam ediyor. Tamamen kullanımının kaldırılması yerine, “Seyrek oturun.” şeklinde yine kısmi bir önlem deneniyor.

Kamuda ve özel sektörde minimum personelle esnek çalışma sistemi de yine kısmı bir uygulamadır.

Mesire alanları, ormanlar ve sahil kenarlarında yapılan (piknik yapmak, balık tutmak, yürüyüş yapmak gibi) aktiviteler hafta sonu için yasaklandı. Hafta içi yoğunluk yaşanabilir kaygısı var.

İnsanlar evden çıkmıyor ama bunun resmi bir yasağa dayanmasını istiyor. Aksi takdirde dışarı çıkma yasağının uygulanmadığı insanlar, yasağın olmadığı mekan ve zaman diliminde sokaklarda olacaklar.

Sokağa çıkma yasağının getirilmemesinin nedeninin ekonomi olduğunu düşünen vatandaş sosyal medya üzerinden diyor ki;

“Gönüllü karantina. Evde kalın; ya hastalıktan ya açlıktan öleceğiz, ya parasızlıktan. Ne yardım var, ne de borç erteleme. Allah’ım sen bizi muhtaç etme kuru soğana.”

Bize de “Amin!” demek kalıyor.

Şehirler arası ulaşım valilik iznine bağlandı. İzin verildiği takdirde seyahat devam edecek. Mevsim bahar, köylere mevsimlik göçler başlayacak. Özel araçla gidecek vatandaşa engel var mı? Yok.

Benden duymuş olmayın, virüs korkusu yaşayan insanlar az nüfuslu yerleşim yerlerini daha güvenli buluyor. Köylere gelenler oldu. Kimileri de gelmek için hazırlanıyor.

Çekerek’in Yukarıkarahacılı Köyü’nde bile karantina uygulanıyorsa gezen biz miyiz, virüs mü oturup düşünelim.

***

BAK SEN ŞU DİYANETE!

Korona virüsünün yayılmasını engellemek için Diyanet İşleri Başkanlığı, 81 ile yazı göndererek camileri kapattı. Cuma namazları dahil olmak üzere, camide namaz kılınması geçici süreyle yasaklandı. Bugüne kadar tek bir cumayı atlamayan vatandaşımız, bu hafta Beştepe’de seyrek tutulmuş, seçilmiş kişilerle kılınan Cuma namazını iç geçirerek izledi.

Koyduğu yasağa uymayan diyanetin bu davranışına anlam veremeyen milletimiz, tepkisini sosyal medya aracılığı ile dile getirdi.

Cemaate, koyduğunuz yasağı çiğneyerek dinimizi anlatamazsınız. Cuma namazı seçkin insanlara yasaklar da bile farz oluyor da benim Yozgat’taki gariban hacı emmime neden yasak oluyor?

Bak sen şu diyanetin işine!

Halbuki halkımız tuttuğu alkışlarla hem kendisinin, hem sağlık çalışanlarının, emniyet mensuplarının moralini yüksek tutmayı başarmıştı. Yaşlısı, hacısı, Müslümanı, gayrimüslimi, genciyle bu vatan evlatları evlerimizden çıkamasak da yüreğimizdeki inancımızı sese çevirmiş, birlik ve beraberlik mesajımızı İzmir’in Bornova’sından Yozgat’taki bir doktora bir hemşireye ulaştırmayı başarmıştık.

Alkış bitti, camilerden yükselen dualarla virüse meydan okuyoruz şimdi de.

Nasıl olur, ne yolla olur bilmem ama;

İnşallah bu belayı ülkemizden, evlerimizden, bedenlerimizden defedebiliriz!