BU yazı geç kalmış bir yazı olarak görülmesin. Yayınlanması bilerek tarihinden sonraya sarkıtılmış bir yazıdır. Nedeni; Unutmayı, hatırlamayı, anmayı, düşünmeyi, acımayı, sevinmeyi, övünmeyi, öğrenmeyi tek bir güne, tek bir tarihe sığdırılmasına çok ama çok karşı olmamızdandır.
Türküm diyen herkesin yüreğinde derin yaralar açan olaylar ve tarihler vardır. Bunlardan biri de 14 Kasım 1944 tür. Bu tarih bizi Ahıska Türklerine yapılan insanlık dışı mezalimi hatırlatır. 
Sadece bunlar değil, Kırım Türkleri başta olmak üzere Sovyetler de, Çin vb. gibi ülkelerde insanlık dışı iğrenç mezalimler yaşanmıştır/yaşanmaktadır.
Tüm Türkistan toprağında yaşayan Türklere yapılanları, 
Irak’ta zalim Saddam’ın Türklere yaptıklarını,
Suriye’de Bayır Bucak Türkmenlerine yapılanları,
Millet-i sadıka dediğimiz ve yıllarca koruyup beslediğimiz Ermenilerin güçsüzleşince sırtımızdan hançerlemesini,
Kıbrıs’ta mülkün sahibi Türk’e, Rumlarca yapılan katliamı ve bunlar gibi yüreğimizi dağlayan katliamları, mezalimleri unutmak Türk’e zül olmalıdır.
***
14 Kasım 1944 işte böyle bir mezalimi hatırlatan tarihtir.
Ahıska Türkleri, 75 yıl önce zorla, sorgusuz sualsiz vatanlarına el konularak birliklerinin yok edilmesi için Sürgün edilmişlerdi. 
Sovyetler Birliği yani Ruslar ve başlarında kasap Stalin vardı. On binlerce Ahıska Türkünü hiçbir tebligat yapmadan, hiçbir hazırlık yapmalarına fırsat verilmeden bir gece içinde evlerinden yuvalarından  vatanlarından zorla sökülerek sürgüne gönderilmişti.
Bu zalim sürgün yolculunda kadın erkek çoluk çocuk 17 bin kişi soğuktan, hastalıktan, açlıktan şehit oldu.
Sürgüne gönderilenlerin gittikleri yerde yaşayacağı hayatını devam ettirebileceği hiçbir hazırlık ve imkân yoktu. 
Şu anda on binlerce Ahıska Türkü vatanlarından uzakta (Türkiye; Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan, Azerbaycan, Rusya, ABD)  gibi ülkelerde hasretle vatanlarına dönmeyi bekliyorlar.
Aradan bunca sene geçmesine rağmen vatanlarına dönemediler, çok az miktarda dönenlerde geride bıraktıkları ev, mal ve mülklerine el konulduğunu gördüler.
Şerefli bir insan için en önemli değer özgürlük ve vatandır. Bunlar olmadığı zaman Türk milleti açısından yaşamanın hiç önemi yoktur.
Arap ülkelerinde bir olay oluyor, kaçanlar veya canlarını korumak için topraklarını terk edenler Türkiye’ye geliyor. Hindistan, Pakistan hatta bizi sırtımızdan hançerleyen Ermeniler dahi sıkıştıkları zaman Türkiye’de soluğu alıyorlar. Bu haslet Türk milletinin büyüklüğünün alicenaplığının bir göstergesidir.
Biz Türklerin vatanımızla ilgili sıkıntı olduğunda gidecek hiç bir yerimiz yoktur. Zaten gitmeyiz/gidemeyiz de. 
Allah korusun böyle korkunç durumlar yaşamamak için iri, diri, bir, beraber, hafızası yerinde, şuurlu ve güçlü olmamız gerekmektedir.
İnşallah dünya durdukça Türk özgür olsun.
Dünya durdukça Türk dursun, 
Tanrı Türkü Korusun.