Aman sabahlar olmasın usta, ne günü göreyim, nede geceyi. Yasta kalsın gözlerim, gamda kalsın ellerim. Üstümü sakın  örtme, varsın donsun ellerim, kör olsaydı da gözlerim, bilmeseydim nerdeydim usta…
Sende mi? Dediğin yerdeyim, duymak istemediğin ama duyduğun, görmek istemediğin ama gördüğün yerdeyim usta… Ve bilmelisin ki bir akşam ya da bir sabah gözlerimin ışığı sönmüş, anlamalısın bu kirlenmelere, bu dillenmelere, dayanamadı yüreği, dayanamadı  aklı ve “firarını verdi çocuk” de, “aklını  bıraktı, yüreğini çatlattı dayanamadı, nihayet öldü” de usta “öldü!..”
Fikrimin kanayan gülü ayaklar altında ve ben bu itilmelere, bütün bu kakılmalara daha fazla dayanamayacağım usta… Sen ki aklımın, fikrimin ortağısın, sen ki takıldığım, yıkıldığım ve canlı toprağa koyduğum incemin tek canısın…
Anla usta ihanet ettiler ve ihanetin adını “pardon” koydular…
Sahiden pardon usta…