“Batı’nın, bilhassa Amerika’nın emperyalist emellerinden ve baskısından korunmanın yegane yolu Orta Asya Türk Birliği’ni kurmaktır.”
“ Dilde, fikirde, işte birlik” düsturunun kuvveden fiile geçmesi, Türkis tan coğrafyasının çehresini, dünya siyasetinin gidişatını mutlaka etkileyecek değiştirecektir.
Gerek Çimkent havaalanına indiğimizden itibaren bizi bir an dahi olsun yalnız bırakmayan mihmandarımız Dr. Fatma Sönmez hanımefendi’ye ve gerekse onun şahsında bizlere çok büyük ilgi ve yakın alakalarını esirgemeyen Ahmet Yesevi Üniversitesi Rektör Vekili ile diğer mensuplarına burada sonsuz teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Rahmetle yadettiğimiz, gerçekten büyük bir vizyon ve ufuk sahibi oldu ğunu buraları ve bu ata yurdundaki bıraktığı izleri görerek; bir kare daha anladığımız Cumhurbaşkanımız merhum Turgut Özal’ı bir kere daha rahmet ve minnetle anmayı borç biliyorum.
Hoca Ahmet Yesevi hazretlerinin çağından sonra, özellikle son 200 yıldır Rus ve Sovyet etkisinde kalan Türkistan şehrinin eski cazibesini tekrar ihya eden; Türk-Kazak Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli heyeti başkan sayın Namık Kemal Zeybek Beyin buradaki gayretlerini de takdir ve şükran hislerimle anmamız lazım.
Eğer Türkistan da ve tüm Orta Asya Türk illerinde, Türklük şuuru ve İslam meş’alesi sönmemiş ise bunun mihveri, bitmez tükenmez enerji ve inanç kaynağı Ahmet Yesevi Hazretlerinin ruhaniyetidir.
Ben bunu gördüm hissettim yaşadım .
Ataist Sovyet rejimi, her türlü kültür erezyonu ve asimilasyonuna rağmen, kazak Türkleri başta olmak üzere Orta Asya Türklüğünü yok edememişlerse, bunda “Hoca Ahmet Yesevi” hazretlerinin manevi koruması ve kollaması olduğuna bütün kazak halkı yürekten inanıyor….
Dört gündüz, altı gece içinde gerçekleşen Kazakistan seyahatimizle ilgili olarak herhangi bir not tutmadım.
Dönüş sırasında bizi çimkent havaalanından yolcu eden mihmanda-rımız pek kıymetli Dr. Fatma Sönmez hanımefendinin arzusu üzerine oradaki izlenimlerimizi, gördüklerimizi ve hissettiklerimizi kaleme almaya çalıştım.
Editör: TE Bilişim