SEVGİLİ  dostlar  sizlere  iki  haberim  var.  Önce  hangisini  söyleyeyim?...  Beyaz  gül’ün  Can  gül’e  söylediği  gibi  şimdi  bende  sizlere  söylüyorum , hatırlıyor musunuz?  ne  söylemişti?. 
Sabırlı  olun… 
Evet  her şeyin  başı  Sabır…  bu  cümleye  dikkat  edin  çünkü  sabırla  çok  güzel  şeyler  kazanırsınız. 
Sabır  bin bir  güçlükle  ve  büyük  bir  çaba  göstererek  yetiştirilen  bir  ağaca  benzer…
Bakımı  için  çok  fedakarlık  ister , ama  meyvesi  çok  tatlıdır.
Bir  gül  düşünün  çok  güzel  bir  kokusu  ve  görüntüsü  vardır, bu  gülün  dikeni  elinize  battığı  zaman  canınız  yanar, işte  o  dikene  ve  çektiğin  acıya  katlanamazsanız, gülün  o  güzelliğini  bir  anda  olsa  gözden  kaçırırsınız.
O  zamanda  Hiç  bir  şey  elde  edemezsiniz.
Onun  için  bu  dünyada. 
Hiç!...  bir  şey  olmak  kadar  kötü  bir  şey  yoktur. 
Evet  ne  diyorduk?  Size  iki  haberim  var  demiştim.  Birincisi  bizim  Beyaz gül  hamile!… 
Kardeşim  güvercin  hamile  olur mu?  Desenize, tamam  düzeltiyorum. 
Beyaz gül  yumurtladı  hemide  tam  üç tane, dua  edin   kuluçka  dönemi  iyi  geçsinde  üç  tane  daha  güvercinimiz  olsun.
Söyleyin  bakalım  hayırlısıyla  sağ  salim  bu  üç  yavru  dünyaya  geldiği  zaman  onlara  ne  ismi  takalım?...
Her neyse  ben  kendimce  onların  isimlerini  söyleyeyim de  siz  daha  sonra  bana  telefonla  yada  mektupla  isterseniz  e-mail  adresime  bildirirsiniz. 
Gelelim  üç  güvercin  yavrularına  belirlediğim  isimlere. 
Birinin  adı  Sevgi,  ikincisinin  adı da  Dost  ve  üçüncüsünün  adı  Vefa, nasıl  beğendiniz mi?...
Buradan da  anlaşılıyor ki  bundan  sonraki  gezilerimizde  bir  güvercinin  peşine  takılıp  gezeceğiz.
Bu  güvercin  bazen  Can gül  olacak  bazen de  Beyaz gül  çünkü…  güvercinlerden  bir tanesi  kuluçkaya  yatması  gerekiyor.
İşte  ikinci  sizlere  söylemek  istediğim  haberimde  bu idi.
Bir  taraftan da  çok  korkuyorum…  Endişelerimin  nedeni de. 
Bu  yumurtaların  kuluçka  döneminde  bazen  Can gülle  gezilerimizi  sürdüreceğiz  bazen de  Beyaz gülle.  Hadi  Beyaz  gülle  gezimize  bir  şey  demiyorum , çünkü  Beyaz gül  şehrin  bir  çok  yerini  biliyor  ve  şehir  kültürünü  iyi  öğrenmiş,  sorun  değil. 
Can gül’e  gelince  o  daha  bu  şehre  alışamadı.  Benim  gibi  saf  ve  Kuş  Akıllı  işte. 
Ya  istemeyerekte  olsa  bizleri  yanlış  yerlere  götür, yada  yanlış  kişilerle  tanıştırırsa? 
O  zaman  ne  yapacağız?.. 
Siz  bizlere  yardım  edermisiniz?...
Efendim  duyamadım…
Aradan  geçen  günler  haftaları  kovaladı. 
Üç  yumurtadan  eli  ayağı  düzgün  sağlıklı  harika  üç  yavru  çıktı. 
Bir  görseniz  çok  güzeller , henüz  tüyleri  yok ya  olsun  etrafa  fildir  fildir  bakıyorlar. 
Çok  sağlıklılar  çünkü…  anne  ve  babaları  akraba  evliliği  yapmamışlardı.  Birde  ben  onlara   sağlıklı  beslenme  ürünlerimden  yedirmiştim. 
Sık  sıkta  kilo  kontrolü de  yapıyorduk.
Anne  ve  babaları  sağlıklı  ve  hızlı  beslenme  yapıyorlar, yavruların  büyüyüp  gelişmelerini  sağlıyorlardı.  Anne  ve  babaları; 
“Bu  yavrularımız  artık  kendilerine  geliyorlar.  Önüne  gelene  kapıyı  açmaz , ateşli  bir  şeyle  oynamazlar,” diyerek. 
Yavrularını  kendi  hallerine  bırakarak  birlikte  şehre  şöyle  bir  alçak  uçuş  yaptılar.
Buldukları  bir  müstakil  evin  geniş  bahçesindeki  meyve  ağaçlarından  birine  kondular. 
Can gül  köyünün  ne  kadar  güzel olduğunu   ve  kondukları  o  dalın  başında  diğer  meyve  ağaçlara  bakarak  ballandıra  ballandıra  gene  Köyünü  anlatıyordu…
Oğlunun  başarı  dolu  karnesini!...  getirince.  Babası da  oğlunun  bu  başarısından  dolayı  bir  sapan…  yaparak  oğlunun  eline  büyük  bir  gururla  tutuşturdu. 
Oğul  babasından  ödül  olarak  aldığı  o  ateşsiz  silahla.  Sağa  sola  nişan  alarak  taşlar  atıp  tam  on ikiden  vuruyordu. 
Elindeki  o  sapanın  taşlarından  bir tanesi de.  Olacaklardan  habersiz  derin  bir  sohbet  içinde  olan  Beyaz gül’e  geldi  ve  cansız  bir  şekilde  bulundukları  ağacın  dalından  aşağıya  düştü. 
Çocuk  vurduğu  o  güvercini  eline  alarak  bitaraftan da  attığı  naralarla  seviniyor mu  üzülüyor mu  belli  etmeden , sağa  sola  haykırıyordu :
-Vurdum  onu , öldürdüm  onu. Bu  babamın  hediyesi!…  diye  bir  oyana  bir  bu  yana  koşuyordu.
Bende  haykırıyorum  cahilliğe, cehalete  her  türlü  Silaha  haayırrr!…
Çocuklar..  siz  siz  olun  babanızdan  ve  annenizden  başarınızdan  dolayı , aldığınız  ödül.  Silah  değil  onların  Sevgisi  ve  maddi  olarak ta  bir  Kalem!…  olsun, gerçi  o  kalemde  bir  canlı  kurtarıyor  ve  öldürüyor ya  olsun. 
Siz  yaşatmayı  deneyin.
Başlarına  gelen  bu  ani  olayın  şokunu  üzerinden  atamı yan  Can gül  gök  yüzüne  yükselmiş  bulunduğu  yerde  daireler  çizerek  oda  bir  başka  çığlık  atıp  haykırıyordu. 
“Vurdular  onu  öldürdüler  Gülümü…  kopardılar  yüreğimi, canımı, Cananımı...”  Diye  birkaç  tur  daha  atıp  yavrularının  yanına  gitmek  için  süzülerek  uçup  gitti.
Can gül  yavrularının  yanına  geldiğinde. 
Vurgun  yemiş bir  denizci  gibi , birde  yuvasında  şok’a  uğradı.
Mahallenin  sokak  kedileri.  Can gülle  Beyaz gülün  sevgileriyle  dünyaya  getirdikleri  Üç  yavruyu  parçalayarak  yemişler ve  biraz  ilerde  kanlı  ağızlarını  yalayarak  temizliyorlardı.
Can gül  kanlar  içindeki  yuvasında  fazla  beklemeden:
-Buralar  bana  haram  oldu,  diyerek. 
Acısını  yüreğinde  saklayarak  ve  göz yaşlarını da  acı  dolu  yüreğine  akıtarak.
Çok  sevdiği  ve  öve  öve  bitiremediği o  Köyüne  gitmek  için  yükseklere  doğru  havalanarak  süzülüp  gitti.
O  Köyüne  uçup  gitti. 
Bizde  peşine  takılıp  gitsek, Can gül’e  başına  gelen  olaylardan  dolayı  sabır  ve  bir  başsağlığı  dilesek , onun  bu  zor  ve  acılı  günlerinde  yanında  bulunsak   olmaz mı?..
Ama  bu  yolcuğumuzda  önce  bir  mola  vererek  bizim  oradaki    Bozok…  yaylasını  seyrederek  memleket  kokusunun  tadını  çıkarsak  diyorum. 
Sizlere  tandırda  pişen  Közlemeler  ve  yayık  ayranı  birde  Yozgat’ımızın  çok  meşhur  Testi  kebabını  tattırsak.
Merak  etmeyin  kilo  almazsınız. 
Gerçi  kilo  alsanız  bile  sizler  bu  işin  uzmanısınız  üstesinden  gelirsiniz. 
Selam ve dua’larımla.