TÜRKİYE tehlikeli bir sarmalın içinde. Bunda karşımızdakilerin başarılı siyasetleri olduğu gibi Türkiye’yi yönetenlerin başarısız dış politik çizgilerinden de olduğu bir gerçek. Türkiye’nin Irak’la ve Irak topraklarında kurdurulan Barzani’nin Kürt devleti ile Suriye’de İdlip bölgesinde Rusya ve rejim güçleriyle, yine Suriye’de ABD, PKK, Suriye yönetimi, İsrail, Suudi Arabistan vs. gibi devletlerle; Doğu Akdeniz’de Yunanistan, GKRY, Fransız, İngiliz, ABD, Mısır, İsrail ile karşı karşıya çekişme halinde… Emperyalist ülkeler Çanakkale ve Kurtuluş Savaşında elde edemediği sonuca ulaşmak için yoğun bir çaba içindeler. Kısaca “Beka sorunu” adı verilen tehlike yakınımızda. *** Suriye’nin Kuzeyinden, Fırat’ın doğusundan PKK/YPG’nin uzaklaştırılması ve Güvenli Bölge kurulması amaçlı yapılan müzakereler ABD’nin oyalamasına rağmen devam ediyor.  Türkiye PKK/YPG’ nin 30 kilometre uzaklaştırılmasını istiyor, ABD’de ise Suriye Demokratik güçleri adını verdiği PKK/YPG’ yi fazla uzaklaştırmadan kendi kanatları altında tutmakta kararlı. Anlaşma olur mu olmaz mı görüşmelerin seyrinden bilgili değiliz. Bu bölge özellikli bir bölgedir. ABD’nin YPG/PKK'yı kullanarak ele geçirdiği, Türkiye’nin güvenliği nedeniyle temizlemek istediği, bölücü terör örgütünün de yarınlarda güçlü olma arzusuyla elde tutmak istediği bir toprak parçası. Bahse konu bu topraklar Suriye’nin tarım, önemli oranda Doğal gaz yatağı olan ve su kaynaklarının bulunduğu bir yerdir. Bu bilgiyi aklımızın bir yerinde tutup gelişmelere öyle bakmak gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle ABD 10 bin tır dan fazla malzeme, silah, mühimmat desteğini vermiş. Bölücüleri desteklemiş, semirtmiş, büyütmüş. 110 bin kişilik ordu kurdurmuş, eğitmiş, donatmıştır.  ABD’nin bölgede etkili olmak istemesinin özel sebebi olan İsrail’in güvenliğinin olduğunu da unutmayalım. Ve düşünmeye devam edelim.  ABD el oyuncağı ve Türkiye’yi bölme planında silahlı gücü olan bölücü terör unsuru Kürt oluşumundan vazgeçer mi? Şayet ABD kabul etti ve YPG 30 kilometre geri gönderilse bile, bunun sonucu Suriye’nin resmen bölünmesidir. Bölücü örgüt YPG nin bizce resmen tanınması anlamına gelmez mi?  Biz Türkiye’nin çıkarı için Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasını istiyoruz ama yapılanlarla bölünme gerçekleştirilmiş oluyor. Ayrıca YPG’yi 30 kilometre geriye göndermekle yeni bir kandil ortaya çıkmış olmuyor mu? Yine düşünelim;  YPG/PKK terör örgütünü geri gönderilmesinde başarılı olsak bile sonuç ne olur? Bulunduğu topraklar, kuklası kanalıyla resmen ABD’nin elinde kalacaktır. Bir başka soru da Güvenli Bölge kurulsa bile komutası kimde olacak?  ABD komutayı bize verir mi?  ABD’de olursa da yeni bir Çekiç Güç belası başımıza açılmaz mı? Bu yol bizi zora, yanlışa götürür. Yapılması gereken Suriye’nin toprak bütünlüğünün bozulmasına izin vermemektir. Bunu sağlamanın en önemli yolu Suriye yönetimiyle irtibat kurmaktır. Devletlerarası politikada küslük olmaz, çıkar olur. İsrail’le bile ilişkilerimizin sürdüğü bir zamanda Suriye yönetimi ile küsmenin mantığını anlamak mümkün değildir. Bunu yapmakla hem İran, Rusya ile anlaşmak karşılıklı desteğe kavuşmayı getirir. Bu bölgedeki YPG terör örgütü yok edile bilinir. Suriye yönetimi, Rusya ve İran’la anlaşmadan izlenecek yol Arap bataklığına biraz daha girmemiz olur ki bunun sonucu bize çok ama çok yük getirir. ABD ile bize zarar vermeyecek bir anlaşmayı yapmamız mümkün görünmemektedir. O halde Milli Savunma Bakanının dediği, hazır olan A,B,C planlarını harekete geçirmek gerekmektedir. Yeni bir oyuna gelmememiz temennisiyle…