SOSYAL Medya hesaplarında gezinti yaparken gözüme ilişti, 'Türk malı olan ürünlere Türk Bayrağı konulsun' önerisi. 'Sabah işe gelirken açık bulduğum markete uğradım, raflardaki, dolaptaki ürünlerin üzerlerine baktım. İşyeri sahibi, 'gazeteciliği bıraktın mı?' sorusunu yöneltti. Elimde poşetlenmiş peynir ile döndüm, işyeri sahibiyle göz göze geldik. 'Ürünleri inceliyorsun da, gazeteyi bırakıp, denetleme memuru olduğunu düşündüm!' diye, bakışlarımın merakını giderdi...
İnceleyebildiğim ürünlerin üzerlerinde hangi ülkenin ürünü olduğu yazmıyor. Özellikle gıda ürünlerinde böyle bir ibare yok. Bazı gıda maddelerinin üzerinde, ürünün içerisinde bulunan maddeler sıralanmaya çalışılmış ama okuyabilmek için büyüteç kullanma zorunluluğu var. Yoksa okuyamazsınız...
Market işletmecisine 'kafama takıldı, ürünlerin hangi ülkeye ait olduğu yazıyor mu? ona baktım, bulamadım' karşılığını verdim. Alışveriş yapan bir müşteri dahil oldu, sohbete. 'Türk malı üretim arıyorsan, markette ne gezer. Çarşıya pazara gideceksin, köylüyü bulacaksın, oradan alacaksın!' uyarısında, telkininde bulundu. Bilmiyordum...
Sahi Yozgat, Türkiye'nin önemli tarım ve hayvancılık bölgesi değil mi? O halde bizim köylerimizde, kurulan mandıralarda, çiftliklerde hayvansal ürünler üretiliyor, gıda maddeleri pazara sürülmüyor mu? Sürülüyor. Ama...
Bu işin aması da var. Sürekli köy yumurtası almaya özen gösteririm. Geçenlerde 60 civarında yumurta aldım. Hafta sonuydu. Eve götürdüm. Aldığım yumurtalar birbirinden farklı. Neredeyse yarıdan fazlası tavuk değil,  sanayi ürünü yumurtadan farksız. Bir bilene sordum. Köy yumurtasına talep artmış. Fiyatı da diğerinden pahalı. Hal böyle olunca, talebi karşılamak için bir yöntem bulunmuş. Sanayi ürünü yumurtalar alınıp, tavukların altına konup, kirletiliyormuş. Sonra da köy yumurtası olarak piyasaya sürülüyormuş...
Güler misin, ağlar mısın!.. Vazgeçtim, 'köy yumurtası' diye, sanayi ürünü yumurta almaktan. Satıcı için bir müşteri kaybı olabilirim. Fazla bir önemi de yoktur. Ancak, birer birer kaybedilen müşteriler, ürünün elde kalmasına vesile olabileceği bir günün gelebileceğinin hesabı da yapılması gerekir...
Örnek oluşturması açısından paylaştım. Yeri gelmişti. Çelişkilerin hüküm sürdüğü bir ülkede, ürünlerin üzerine 'Türk Malı' yazılması veya yazılmaması bir anlam ifade eder mi? Sanmıyorum. Onun da bir yolu bulunur, etiket üzerine etiket yapıştırılır. Etiket konusuna gelmeden önce, Türkiye'de üretilen gıda ürünlerini bulmak mümkün. Ancak, 'Türk Malı' olduğunu söylemek, biraz zor gibi geliyor bana. Gıda maddelerinin önemli bölümünün tohumu hibrit, dışardan geliyor. Hayvanlarımızın genleri değiştirildi. Yerli ırklarımız kesilip, yok edildi. Menşei yurtdışı olan ürünlerin Türkiye'de tesislerinin bulunması, 'Türk Malı' olduğunu göstermez. O nedenle bizim etiket konusundan önce yerli üretimi devreye sokmamız gerekir...

DÜNDEN BUGÜNE, BUGÜNDEN YARINA
-VEKİL İMAMLIĞA HÜCUM...

YOZGAT İl Müftülüğü tarafından boş bulunan 56 İmam kadrosuna atanmak üzere, 5 Kasım 2003 tarihinde açılan sınava girmek üzere 23’ü İlahiyat Fakültesi mezunu toplam 557 kişi başvurdu. Yozgat İl Müftülüğü, başvuruların fazla olması nedeniyle, sınavları 3 günlük süreye yaydı. Bugün 150 aday sözlü, yazılı ve uygulama sınavına alındı. Vekil İmam olmak isteyen 557 aday adayı sabahın erken saatlerinden itibaren Yozgat İl Müftülüğü binası önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Yozgat İl Müftüsü İsmail Öncel, başvuruda bulunan adaylardan 23’ünün İlahiyat Fakültesi, 2’sinin Ön Lisans, 2’sinin Ezher, 40’ının Hafızlık, 490’unun da İmam Hatip Lisesi mezunu olduğunu söyledi. Öncel, ‘’Aday adayları yapılacak olan sınav sonucunda asil ve yedek olarak listelenecek. Daha sonra boş bulunan İmamlık kadrolarına vekaleten atamaları yapılacaktır’’ dedi.