BİRİNCİ Dünya Savaşı'nın Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkmaya-parçalamaya yönelik olduğunu biliyoruz.  Son kale Anadolu'ya istila etmeyi amaçlayan güçler  Çanakkale'de adeta duvara toslamış, kahraman Mehmetçiğin göğsünde yanan alevlerden ateşle geri dönmek zorunda kalmışlardır. Bütün bunlara rağmen birinci Cihan Harbi'nin sonuçları bizim için ağır olmuştur. Amaç hasta adamın tamamen ortadan kaldırılıp yok edilmesi ve Anadolu'dan atılmasıydı. İstanbul gibi dünyanın ağzının suyunu akıtan bir merkezi ele geçirilmesiydi.
Bağımsızlığımıza vurulmak istenen darbe Anadolu'da o kadar tepki buldu ki bu harekat, Anadolu’u ayağa kaldırdı. Parça parça olsa da yüzlerce grup binlerce kahraman insan ayağa kalkmış, Kurtuluş Savaşının temellerini atmışlardı. Çılgın Türklerin baş kaldırışıydı bu…İki yüz yıllık fitnenin, iki yüz yıllık fesadın çöküşü olmuş, Anadolu insanı yeniden dirilişinin destanını yazmıştı.    
Mustafa Kemal Paşa gibi güçlü bir kumandanın öncülüğünde kurulan Türkiye Cumhuriyeti bağımsız Türk devletinin ilanının haykırıyordu. 1923'de Misakı Milli kararı ile atılan bu temel günümüze kadar devam etti. Ne yazık ki düşmanın oyunları, Türk ve İslam düşmanı güçlerin emelleri gerçekleşmeyince fitne bir dönem yeraltına çekiliverdi. Sinmiş gibi gözüktü… Yıllardır iç içe yaşadığımız, kardeşçe duyguları paylaştığımız, komşu olduğumuz, azınlıkları bize düşmen ilan ettiler. İstiklal Harbi öncesi ve sonrası katliamları dile getirdiler. Bu acı tabloları yaşadık ama şükürler olsun ki, parçalamayı, bölmeyi beceremediler…
Bizim Kardeşlik mayamız Türk-İslam Ülkesi, Türk-İslam Medeniyeti ile çağlara hükmettiğini de biliyoruz. Devletleri, hükümdarları, kralları dize getiren Osmanlı'nın torunları, maalesef bugün birbirleri ile kavga eder hale gelmiştir. Birileri böyle istiyor. Birileri bizim güç birliği yapmamızı istemiyor. Çünkü biz güçlü olursak hainlerin kaleleri yıkılacak, zulümleri sona erecek…  
İki binli yıllara geldik. Alevi-Sünni çatışmasını temcit pilavı gibi önümüze koyanlar bugünlerde Alevi kardeşlerimizi tekrar örgütlemekle meşguller.PKK, DEAŞ, FETO gibi hain örgütlerle Otuz bin insanımızın kanına girdiler. Türk-Kürt kavgasını yıllardır körüklüyorlar. Anadolu'da ve Doğu bölgelerimizde şark politikasını adı altında binlerce ajanın yüzlerce hainin cirit attığını biliyoruz. Misyonerlik faaliyetleri ile kimin ne halt karıştırdığını tahmin edebiliyoruz. Dost ve müttefik görünüp arakamızdan kuyumuzu kazmaya çalışan hainlerin varlığını da tespit etmiş durumdayız.
Kürt kardeşlerimizle bir sorunuz olabilir mi? Türk- Kürt ayrımı taşıyan fitne ve fesadı çıkarların taşıdığı fikirleri de, elinde bulundurduğu silah da bize çok şey hatırlatıyor. Türk Kürt kardeşliğini bozmaya yönelik faaliyetlerin içinde kimlerin olduğunu çok iyi biliyoruz. FETO hareketi ile de bizi kendi kardeşlerimizle vurmaya çalıştılar. Yanlış ve yasadışı olan hain güçlerin Türkiye üzerindeki emellerini de tahmin edebiliyoruz…
Güçlü bir Türkiye herkesi korkutuyor. Cihan İmparatorluğu kurmuş olan Osmanlı'nın torunları bir ve beraber olursa yenilmez bir güç olacak, geleceğin tek hâkimi olacak dünyaya yeniden şekil verecek ve hükmedecektir. Bunu da birileri istemiyor… Çünkü uykuları kaçıyor. Türk İslam Dünyasının uyanması demek zalimlerin devrilişi, mazlumların kurtuluşu demektir.
Sonuç mu?.. Sonuç belli, Türk milletini bölmeye, parçalamaya ve Anadolu’dan atmaya yönelik hain ellerin uzantıları, piyonları ve satılmış uşakları tuzak üstüne tuzak kurmakla meşgüller. Basiretli olmak, uyanık olmak, kardeşçe yaşamak zorundayız. Türk İslam Birliği kurulduğu gün onların bitişi olacak Türk Milletinin yükselişi olacaktır inşallah.  Çağa damga vurmak için uyan Ey Türk Milleti!...Tüm insanlık seni bekliyor.