Yozgatlı vatandaşlar motor derler.
Aslı traktördür hani.
Çiftçinin olmazsa olmazıdır.

Kara saban ve kağnılarla yapılan tarımın ardından Türk çiftçisi traktörle tanışmıştır.
Tabi bizim gibi Anadolu vilayetlerine traktör çok ama çok sonralar gelmiştir.
Göle su gelene kadar, kurbağanın gözü patlar misali…
Geçen gün, havalar yeniden biraz ısınınca bir çay molası verdik.
Yan masada oturanlar derin bir pazarlık içindeydi.
Vatandaşın bir tanesinin kafasında bir traktör markasının şapkası vardı.

Satıcı olduğu elindeki evrak ve broşürlerden de belliydi.
Diğer iki vatandaş ise çiftçi…
Uzun süre pazarlık yaptılar.
Bir türlü anlaşamadılar.

Farklı firmadan üç lira daha aşağı alabileceklerini söylediler.
Satıcı traktörün özelliklerini saymaya başladı.
Son model otomobil konforunda bir şeydi satmaya çalıştığı traktör.

Dediğim gibi netice olarak anlaşamadılar.
Çiftçilerin bu traktörü peşin parayla almalarına zaten imkan yok.
Banka kredisi hesaplamaları falan derken iş yattı.
Zaten bu ekonomik buhran içerisinde, çiftçinin kredi çekerek, traktör almasının imkanı yok.
***
Abbas Sayar’ın kitaplarından bir tanesinde okumuştum.
Yozgat halkının topyekün demirkıratı tuttuğu, desteklediği yılları anlatıyordu.
Yozgatlı köylüler, halk partisi yerine, Demokrat Parti’ye rey vermeye başlamışlardı.
Akabinde ise, demirkırat ezici çoğunlukla iktidara geldi.

Tabi köylünün eli biraz bollaştı.
Tarımsal ekipman yönünden, köylü bir parça modern tarıma geçiş yapmaya başladı.
İşte o yılların birinde, krediyle aldığı traktörünü ehliyetsiz oğluna sürdüren bir köylü, traktörün römorkuna güzel bir bağdaş kurmuş.
Buğday yığınının üzerine bağdaş kurarken, bir yandan da eline ağızlığını alarak, tütününü tüttürerek ofise doğru yol almışlar.
Yolun kenarındaki kalabalığı gören bizim köylü, diğer köylülere şöyle seslenmiş:
“Buraya bakın komşular, bu gördüğünüz buğday ile motoru adama Bir Allah verir, bir de Celal Bayar”.

Sevinerek ofisin yolunu tutmaya devam etmiş.
***
Tabi Anadolu köylüsünün bu bolluğu da kısa sürmüş.
Kısa süre sonra mahsulü para etmeyen yukarıdaki çiftçi ve onun gibiler, elindeki traktörleri de yeniden satmak, icraya, borca ödemek durumunda kalmışlar.
Yukarıda anlattığım traktör pazarlığı, bana bu hikayeyi hatırlattı.
Demem o ki, ekonomik buhran yaşadığımız şu günlerde, herkesin daha dikkatli ekonomik adımlar atması gerekir.
Bu tür durumlarda ilk yıkılan her zamanki gibi alt taban ve orta direk olur.

O yüzden alt taban ve orta direğin, bu ortamda dikkat etmesi, ayakta kalması ve bu fırtınayı da atlatması şarttır.
Türkiye’ye yönelik ekonomik operasyonlar bir gerçektir.
Lakin Türkiye’nin üretmediği ve hep tükettiği de bir gerçektir.
Lüzumsuz her şeyden kaçınmak şarttır.
Haydi selametle.
DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN
*Lige galibiyetle başlayan Yozgatspor’u.
*Deplasmanda takımı yalnız bırakmayan fedakar taraftarı.