Bir adamcağız kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş Veli'nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister.
O zamanlar dergahlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyormuş.
Durumu Hacı Bektaş Veli 'ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli helal değildir diye bu kurbanı geri çevirir.
Bunun üzerine adam Mevlevi Dergahına gider ve aynı durumu Mevlana 'ya anlatır.
Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder.
Adam aynı şeyi Hacı Bektaş Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmediğini söyler. Mevlana 'ya bunun sebebini sorar.
Mevlana şöyle der: “Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir, öyle her leşe konmaz, o yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir“.
Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş Dergahı'na gider ve Hacı Bektaş Veli'ye, Mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli'ye sorar.
Hacı Bektaş da şöyle der: “Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise, Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez, bundan dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir” der.
Tarihimizde tevazu ve alçak gönüllülüğü anlatan yüzlerce hikâye vardır.
Günümüzde bu hikayeleri anlatıp, dinlemenin yanı sıra sosyal hayatımızda aynı örnekleri sergileyemiyoruz.
Günümüzde şekilcilik topluma egemen oluyor.
Hatta lügatimize ‘egosu yüksek’ gibi cümleler giriyor.
Üreten, emek veren, çalışan, okuyanın çok önem arz etmediği bir toplum yapısına büründük.
Hiç kimse engin gönüllü olmayı tercih etmek istemiyor.
Bunun yerine herkes kendisinin usta, başkan, önder, üstad olduğunu düşünüyor.
Rahmetli Turan Engin de hakkın rahmetine kavuştuğu için, radyolardan artık pek fazla “Gel ha gönül havalanma/ Engin ol gönül engin ol…” türküsü duyamıyoruz.
Bu durum yaşadığımız şehirde de böyle, farklı illerde de böyle.
Bir toplum ne zaman bilimden, akıldan, çalışma ve üretimden uzaklaşır işte o zaman ortaya yukarıda saydıklarım çıkar.
Çalışan ve üreten toplumlarda akıl egemendir.
Yetenek ve liyakat egemendir…
Bizde sorsan herkes ordinaryüsdür.
Özellikle Yozgat’ta küçükler hep büyük görmek ister ama pek göremez.
Abi görmek ister ama bulamaz…
Abi olduğunu iddia edenler de abilik nedir bilmezler, içini dolduramazlar.
Yeni yetişen küçüklerin engin gönüllü ve tevazu sahibi bireyler olarak yetişmelerini temenni ediyorum.
Haydi selametle.
DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN
*Bütün Yozgatlıları maça davet eden as başkan Ahmet Akgün’ü.
*Zorlu bir maça daha çıkacak olan Yozgatspor’u.