ÇOĞUMUZUN Tv ve gazetelerde izleyip okuduğunda şaşkınlık ve tebessümle karşıladığı “ANNE TERLİĞİ SİLAH SAYILDI” haberi Denizli'nin Honaz İlçesi'nde yaşanmış, 62 yaşındaki Ş.G. tartıştığı 38 yaşındaki oğlu H.G’ye ayağından çıkarıp fırlattığı naylon terlik nedeniyle mahkemelik olmuş. Oğlunun şikayeti üzerine polise ifade veren Ş.G hakkında 'kasten basit yaralamaya teşebbüs' suçundan Cumhuriyet Savcısı tarafından 'silah' olarak değerlendirilmiş. 2-5 yıl hapis istemiyle dava açılmıştı.
Anne terliğinin bile silah olarak değerlendirildiği ülkemizde “Bıçak” ne kadar masum sorusu akıllara geliyor.
Son iki ay içerisinde Yozgat şehir merkezinde yaşanan beş bıçaklama vakası meydana gelmiş, ne acıdır ki, iki kişi hayatını kaybetmiştir.
Her türlü bıçağa her yaştaki insanların kolayca sahip olması, hatta üzerlerinde tespih taşır gibi sallaması ne acı bir şey.
Bu şehirde üst araması yapılacak olsa hemen herkesin cebinden hiç de masum olmayacak suç aletleri çıkacağı kanaatindeyim. Çünkü herkes birbirinden korktuğu için ihtiyati tedbirmiş gibi ihtiyaç duyuyor.
Oysa bıçak taşımak suçtur. Bunu ben söylemiyorum, Kanunlarımız böyle emrediyor.
Yasak Olmayan Bıçak ve Diğer Aletleri Sırf Saldırıda Kullanmak Amacıyla Taşımak Suçu: 6136 sayılı Kanuna göre yasak olmayan bıçak ve diğer aletleri, hal ve şartlara göre sırf saldırıda kullanmak amacıyla taşıyanlar, 3 aya kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır (6136 sayılı Kanun md.15/4). Bıçağın sırf saldırı amacıyla taşındığının olayın oluş şeklinden anlaşılması gerekir. Örneğin, bir kimsenin tezgahta duran yasak olmayan bir bıçağı alarak başkasını yaralaması veya öldürmesi halinde, fail bıçağı sırf saldırı amacıyla taşımamıştır, ani gelişen bir olayda bıçağı suç işlemek için kullanmıştır. Bu durumda faile sadece işlediği yaralama veya öldürme suçu nedeniyle ceza verilir. Ancak, evdeki bıçağı üzerine alarak husumetli olduğu kişiyi beklerken yakalanan kişinin bıçağı sırf saldırı amacıyla taşıdığı kabul edilerek 6136 sayılı Kanun’un 15/4 maddesine göre cezalandırılır, denilmekte.
6136 sayılı kanuna göre suç teşkil eden fiiller şunlardır:
Ruhsatsız Silah veya Mermi Bulundurma 
(6136 sayılı yasa m.13),
Ruhsatsız Silah veya Mermi Taşıma 
(6136 sayılı yasa m.13),
Ruhsatsız Silah veya Mermi Satın Alma 
(6136 sayılı yasa m.13),
Bulundurma Ruhsatlı Silah veya Diğer 
Aletleri Taşıma (6136 sayılı yasa m.13),
Bıçak veya diğer aletleri veya benzerlerini 
satmak, satmaya aracılık etmek, satın 
almak, taşımak veya bulundurmak 
(6136 sayılı yasa m.15).
6136 sayılı Kanun ve Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 2. Maddesine göre ruhsatsız bir şekilde bulundurulması, taşınması veya satın alınması suç olan silahlar şunlardır: Yasak Bıçaklar ve Diğer Aletlerle İlgili Suçlar ve Cezaları: 6136 sayılı Kanunu’nun 4. maddesine göre; kama, hançer, saldırma, şişli baston, sustalı çakı, pala, kılıç, kasatura, süngü, sivri uçlu ve oluklu bıçaklar, topuz, topuzlu kamçı, boğma teli veya zinciri, muşta ile salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel nitelikteki benzeri aletlerin yapımı yasaktır. Bu maddede sayılan bıçakların ve diğer aletlerin satılması, satmaya aracılık edilmesi, satın alınması, taşınması veya bulundurulması 6136 sayılı yasanın 15. maddesine göre suçtur. Suçun cezası şu şekildedir:
Bıçak ve diğer aletleri bulundurma, 
taşıma, satma, satmaya aracılık etme 
suçunun cezası 6 aydan 1 yıla kadar 
hapis ve 25 günden az olmamak üzere 
adli para cezasıdır 
(6136 sayılı Kanun md.15/1).
Bu madde kapsamına giren bıçak veya diğer aletlerin veya benzerlerinin sayı veya nitelik bakımından vahim olması halinde yukarıdaki fıkraya göre hükmolunacak cezalar yarıdan bir katına kadar artırılır (6136 sayılı Kanun 15/2). Bıçağın vahim nitelikte olup olmadığı Polis veya Jandarma Kriminal Laboratuarı ve Adli Tıp Kurumu’ndan ekspertiz raporu alınarak ispatlanır. Örneğin, muştalı-sustalı bıçaklar vahim nitelikte bıçak olarak kabul edilir. Olarak belirtilmiş.
Gelin isterseniz geçmişteki Türkiye ve Yozgat istatistiklerine bir göz atalım; Aylık ekonomi dergisi CNBC-e Business’in 2011 yılında yayınladığı “Türkiye’nin en yaşanabilir kentleri” araştırmalar sıralamasında, aralarında hava kirliliğinden öğrenci başına düşen öğretmen sayısına, işsizlik oranından ödenen vergi miktarına kadar 37 farklı parametre ile yaptığı araştırmada, 81 ilin valilerine göre; Kentlerde o yıl işlenen toplam suç sayısının da bulunduğu 17 sorudan oluşan bir form gönderilmiş, 77 ilin valisi, soru formunu eksiksiz doldurmuşken, Osmaniye, Edirne, Yozgat ve Kayseri valilikleri ise il genelinde işlenen toplam suç sayısını paylaşmak istememişler. O dönemin Yozgat Valisi; Suç oranı verilerini paylaşmadığı için (paylaşmayan diğer dört ille birlikte) listenin dibindeki 5 şehirden biri olmuş, Türkiye'nin yaşanılabilir illeri sıralamasında da 66. Sırada yer almış.
O yıllardaki vuku bulan Türkiye genelindeki cinayetlerin yüzde 40’ı tüfekle, yüzde 39 tabancayla ve yüzde 21 oranında kesici aletlerle işlendiği tespit edilmiş, Yozgat ve diğer beş ilde yaşanan hadiseler bu veriler içinde yoktur.
2018 verilerine göre ise; olay olmadığı görüntüsü veren tek şehir Şırnak olmuş, Artvin, Gümüşhane, Tunceli, Ardahan, Yozgat ve Çankırı ise listeye sadece birkaç olayın yaşandığı sakin şehirler olarak yer almakta.
Yaşanan kavgaların ana sebeplerine baktığımızda en başta küfür gelmekte. Oysa küfür etmek; Dinimizce günah, Kabahatler Kanununa göre suçtur. Din görevlilerimiz ve STKlar birlikte bir kampanya oluşturarak “Küfür Güç Değildir” vurgusu yaparken Yozgat kolluk kuvvetlerimiz de şehir merkezinde bir ay boyunca sivil memurlar görevlendirilip, küfür edenlere kabahatler Kanunu kapsamında cezai işlem yapılması halinde bu çirkinlilerden ve sebebi kavgaların da önüne geçileceği kanaatindeyim.
Biz Yozgat’ı samimiyetin başkenti, sevginin rahmete dönüştüğü yer olarak görmek istiyoruz.
Sevgisiz Kalmamanız Dileğiyle.