YOZGAT, yeni bir yangın olayı ile geceyi geçirdi. Her çıkan yangında ve sonrasında hep aynı tartışma gündeme taşındı. 'İtfaiye ekipleri yetersiz kaldı, zamanında yangına müdahale yapılamadı!' serzenişleri, yine vardı. Temennimiz bir daha yangın olayının yaşanmamasından yana ama bundan sonraki süreçte de aynı sıkıntılar, tepkiler, serzenişler devam edecektir...
Abide İşhanı yandı... Serzenişti bulunduk. Ahmet Efendi Cami yandı... Aynı tepkileri verdik. Yaşar Eryaşar Konağı yandı... Çamlıktaki Orman Evi yandı... Hepsinde de benzer tepkileri vermemize karşın, 'peki neden?' sorusunu kendi kendimize bile sormadık! Nedenlerin ortadan kalkması konusunda hep, göstermelik uygulamalarla yetindik. Yetinmeye devam ediyoruz? Sorun sanmayın ki sadece Yozgat'ta. Sorun tüm ilçelerde, neredeyse tüm illerde aynı... 
Yozgat'ta ve diğer şehirlerde yangın tatbikatları yapılır, güle eğlene. Yazılan senaryo aynen uygulamaya konulabilmesi için büyük çaba sarfedilir. Altını çizmek için, biraz da açarak tekrar ediyorum, 'yangını söndürmek' için değil 'yazılan senaryonun aynen uygulanması' için büyük gayret gösterilir. Tatbikat sonrasında 'gerçek gibi' manşetleri ile gazetelerde yer alır...
O 'gerçek gibi' denilen tatbikatlarda, yazılan senaryonun aynen uygulanabilmesi için verilen mücadele yerine, yaşanılan sorunlar karşısında itfiye ve sağlık görevlilerinin, sivil sanunma ekiplerinin, vatandaşların davranış biçimlerinin, tepkilerinin neler olduğu gözlenip, ortaya çıkacak aksaklıklar, sorunlar üzerinde durulmuş olsa, yapmış olduğumuz şikayetlerin büyük çoğunluğunu unutur, vermiş olduğumuz tepkilerin dozunu düşürür, çoğu zamanda olumlu bir yöne doğru kanalize ederiz. Ama işin her daim artislik tarafındayız...
Abide İşhanı yangınında da, önceki gün çıkan yangında da aynı sorun yaşandı. İtfaiye, yol kenarlarına yapılan parklar nedeniyle yangın mahalline ulaşamadı. Ulaşabilmek için araçların kaldırılması yönünde mücadele verilirken, alevler rüzgarın da etkisi ile büyüdü, yayıldı. Hangi yangın olursa olsun, bu tip sorunlar yaşanacak mı? Yaşanacak/yaşanıyor. O halde yapılan tatbikatların hangisinde böyle bir durumda, yangına nasıl müdahale yapılması gerektiği konusunda fikir geliştirildi? Geliştirilmedi...
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Biz tatbikatın birisinde delik nedeniyle açılmayan şişme yatakta, yatılı kaldık. Bunun yerine, şişme yatak açılmadığında görevlilerin 5'inci katta kalan vatandaşın kurtarılması için nasıl bir çalışma yaptığını veya yapmadığını konuşma ihtiyacı bile duymadık/duymuyoruz...
Demem odur ki; Türkiye'nin büyük çoğunluğunda tatbikatlar göstermelik yapılmakta. Eksiklikler, aksaklıklar giderilmeye yönelik yapılmamaktadır. Sorun çıktığında aklımıza itfaiye, sivil savunma, acil kurtarma gibi kurumlar aklımıza gelmektedir. Bu kurumlar genel olarak, 'torpil' ve 'sürgün' bölgesi olarak işlevini yürüttüğü alanlar olarak görülmektedir. Bu tutum devam ettiği sürece, tepkiler de devam edecektir... 
DÜNDEN BUGÜNE, BUGÜNDEN YARINA
ATATÜRK KOŞUSU YAPILDI...

ATATÜRK’ün Yozgat’a gelişinin 79’uncu yıldönümü nedeniyle Yozgat Belediyesi tarafından, 15 Ekim 2003 tarihinde ’Halk Koşusu’ düzenlendi. 3 bin metre kızlarda 18 bayan sporcu yarıştı. Kirazlıdere göletinden verilen start ile Lise caddesinden Cumhuriyet alanındaki varış çizgisine ilk ulaşan Nagihan Kılıç oldu. Meryem Koç 2’inci olurken, Seher Duyar 3’üncülükle yetindi. 5 bin metre erkeklerde ise 49 sporcu yarıştı. Gökhan Sarı birinci oldu, Yasin Akdağ ikinci, Serhat Karakuş’da 3’üncülük kürsüsüne çıktı.     Dereceye giren sporculara Yozgat Belediye Başkanı Ali Açıkgöz birer altınla ödüllendirdi. Başkan Açıkgöz, bu yıl 4’üncüsü yapılan halk koşusunun önümüzdeki yıllardan itibaren daha geniş kapsamlı düzenlenmesini arzuladıklarını söyledi. Açıkgöz, ‘’Halkımızın büyük kesiminin katılımı ile bir yarışmanın dışında, halk yürüyüşü olarak organizeyi genişletmekten yanayız. Ancak, bu talebin vatandaşlarımızdan gelmesi ile mümkündür’’ diye konuştu.