Kurumlar arası işbirliği hem bürokrasiyi hızlandırır, hem de vatandaşın işini kolaylaştırır. Özellikle kamu kurumları, yürüttükleri hizmetler açısından birbirleri ile koordineli çalışmayı başarabilecek olurlarsa memlekette işler o kadar hızlı ilerler…
Buraya kadar hemfikiriz sanırım.
Ayrıca temennimiz de bu yönde…
Kurumlar işbirliği içinde çalışsınlar istiyoruz ama görüyoruz ki kurumlar en büyük sorunları kendi içlerinde yaşıyorlar.
Gözlediğim kadarıyla, kurumların en temel sorunu; bazı hizmetleri yükledikleri taşeron firmaların birbiriyle koordinasyonu sağlayamamaları…
Evet, taşeronlar.
Bunu geçen hafta yaşadığım bir olayla örneklendirebilirim.
Geçtiğimiz pazartesi günü, öğle saatlerine doğru büromuzun internet bağlantısı kesildi. Bir süre cihazlarla uğraştıktan sonra belgegeçer cihazının da çalışmadığını fark ettim.
Dakikalar, saatler derken, internet bağlantımız yok. Belgegeçer cihazın hattı çalışmıyor.
Haber ajanslarına bağlanamıyoruz, elektronik postalara bakamıyoruz vesaire…
İnternet zaten günlük yaşamın vazgeçilmez parçası olmuş. Hatta öncelikli haberleşme kaynağımız diyebilirim.
Telekom altyapısından internet bağlantısı alıyoruz. Müşteri hizmetlerini aradım. Prosedürü hızlandırmak için il Telekom’unu aradım.
Artık olay öyle bir noktaya gelmişti ki; il müdür yardımcısına kadar ulaştım.
Sonuç?..
Hemen her sokakta görmeye alışık olduğumuz telefon dağıtım kutuları vardır, bilirsiniz. Bu kutularda, bulundukları çevredeki telefon hatlarının bağlantıları bulunur.
Telekom bir taşerona bu telefon dağıtım kutularını yenileme işini vermiş. Taşeron firma çalışanları gelmişler, bizim hatların da bulunduğu dağıtım kutusunu değiştirmişler.
Gitmeden önce yeni bağladıkları telefon hatlarını kontrol etmek, nasılsa akıllarından geçmemiş.
Telekom’un arıza onarım ekiplerine ulaştım, bir şekilde bu yeni dağıtım kutusunun başına getirttim.
Takdir edersiniz ki, yaşadığımız mağduriyetten dolayı epey gerilmiştik.
Arızayı gidermek için gelen çalışanlara sitemlerimi ilettim. Bir müşteri olarak, “Nasıl olur da yeni bağladığınız telefon hatlarını test etmeden çekip gidersiniz” diye eleştirdim.
Onlar da “Abi biz arıza onarım taşeronuyuz, bu bizim hatamız değil ki. Kutuları değiştiren başka bir taşeron, bizimle alakaları yok. Onlar kontrol etmeliydi. Telekom’un bizim gibi her işini ayrı ayrı yapan taşeronları var” dedi.
Anladım ki taşeronlar aynı kurumun birbiri ile bağlantılı işlerini yaparlarken birbirlerinden bihaberler. Ayrıca ortadaki olumsuzluğu da birbirlerinin üzerine atıyorlar.
Mesele internet değil, bizim maruz kaldığımız mağduriyet de değil.
Müşteri memnuniyetini de şöyle bir kenara koyalım.
Biz kurumlar birbiriyle işbirliği içinde çalışsın istiyoruz ama görüyoruz ki kurumlar, kendi altında çalışan taşeronlar arasındaki işbirliğini sağlayamıyor.
Kurum taşerona, taşeron taşerona… O da bir başkasına…
Olan vatandaşa oluyor.
“Devlet üretmesin, dağıtmasın ama denetlesin” diyerek, vaktiyle kamu yatırımlarının özelleştirilmesini desteklemiştim.
Bugün denetimde büyük bir boşluk olduğunu görüyorum.
Özelleştirilen kurumlar daha sıkı denetimlere tabi tutulmalı ve vatandaşların mağduriyetleri özelleştirilen kurumların yeni sahipleri olan bu şirketlere fatura edilmeli.
Yoksa biz taşeron sıkıntıları yaşamaya devam ederiz.
Oysa vatandaş olarak beklentimiz, değil taşeronların, değil kurumlara bağlı birimlerin, kurumların birbiriyle bilgi alışverişi yaparak hizmet alt yapı çalışmalarında birbirlerinden haberdar olmaları.
İdeal olan da bu değil mi?..