YOZGAT ile ilgili hangi kitabı açarsanız açın veya kurum internet sitelerindeki Yozgat tarihine bakın, hep şu cümleyle karşılaşırsınız; “İlin asıl adı 'Bozok' olup, 1927 yılında ismi 'Yozgat' olarak değiştirilmiştir. Oğuzların; 'Bozok' koluna mensup Türkmenlerin bu bölgeye akınıyla birlikte, yöre 'Bozok' ismiyle anılmıştır. 1800'lü yıllara doğru bu ismin yanı sıra 'Yozgat' adı da telaffuz edilmiştir. Yozgat ili, tahminen 5000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Yozgat çevresinde ilk siyasi birliğini kuran devlet Hititlerdir. Hititler döneminde, bugün Çorum sınırları içinde bulunan Hattuşaş antik şehri kurulmuştur. Osmanlı son döneminde Bozok Sancağı olarak geçmektedir” diye başlar. Çokta bilgiye belgeye rastlayamazsınız.

İşin acı tarafı bu şehrin yazılı bir tarihi yoktur. 

Böylesine tarihi zengin bir coğrafyada yer alan Yozgat, Tunç Çağına kadar uzanan, oldukça köklü kültüre sahip olduğu, hem Osmanlı Devletinde hem de Cumhuriyet döneminde devletin üst kademelerinde söz sahibi siyaset adamları yetiştirdiği halde şehrimizin yazılı ve basılı tarihi bulunmaması oldukça düşündürücü.

Geçmiş yıllarda bu konu bazı hocalarımız tarafından gündeme getirilmiş olsa da ortaya somut bir şey çıkmamıştır.

En son 2019’un Kasım ayında Bozok Üniversitesi tarafından tekrar bu konu ele alınmış, Yozgat Tarih ve Kültür Çalıştayı düzenlenmiş, bu çalıştay önemli akademisyenlerin katılımıyla Yozgat’ta heyecan yaratmıştı. Sanırım bu seferde rafa kalktı!...

Talihsiz şehir dememdeki maksat; Ülkemizin her yerinde, hatta dünyanın birçok ülkesinde kendi alanlarında araştırmalar yaparak kendilerini ispatlamış ilim, bilim adamlarımızın her biri kendi alanlarında bilinmeyenleri gün yüzüne çıkarak, sayısız ortaya koymuş Yozgatlı Hocalarımıza rastlamaktayız. Bu değerli insanlarımızı bir araya getiremediğimizden midir bilinmez, memleketimizin köklü tarihini ve kültürümüzü ortaya çıkaramamışız. İşte bu yüzden “talihsiz şehir” ifadesini yerinde gördüm.                              

Diğer bir talihsizliğimiz ise siyasilerimizin bu konuyu umursamamasıdır.

Yozgat’ın değerleri bir bir yok oluyor…

Kimi gurbete kimisi ahrete göçüp gidiyor, giderken de boş gitmiyorlar, şehrin belleğini de götürüyorlar.

Görsel anlamda da bu göçüş devam ediyor. Tarihi köprüler, konaklar, çeşmeler, hastaneler, sinemalar ve daha nice değerler sözde hizmet adı altında yıkılıyor, yerine beton bloklar dikiliyor.

İl genelinde bulunan tarihi mağaralar, kervansaraylar, kiliseler, antik çağlardan kalma yapıt ve eserler definecilerin inisiyatifine bırakılmış durumda.

Bariz bir örnek vermek gerekirse; Akdağmadeni ilçemizde bulunan Selçuklu döneminden kalma Muşali kalesi şehitlerinin mezarları bile darmadağın edilmiş. Sizce “Talihsiz Şehrin Tarihi” ne ifade ediyor?..

Sanırım ilk işimiz bu şehre tarihin ne kadar önemli olduğunu anlatmak. Bunu da yapacak olan başta Bozok Üniversitesi ve ilgili kurumlar.

Daha önce de yazmıştım. Eski Askerlik Şubesi binasının bir bölümü “seferberlik müzesi” olarak değerlendirilmeli. Çünkü Birinci Dünya Harbi ve Kurtuluş Savaşının acılarını en çok Yozgat yaşamıştır. 

Sadece Yozgat Mekteb-i Sultani öğrencilerinin kahramanlığını oraya yansıtmak bile o binaya ruh verecek, manen dolduracaktır.

Belki de talihsiz olan bizleriz, ne de olsa yazılı bir tarihimiz bulunmadığı için kulaktan duyma yalan yanlış bilgileri tarih olarak kabullendik.

Şu bir gerçektir, bilgi ve belgeler ışığında şehrin tarihi liyakat ehli kişiler tarafından derinlemesine ele alınmalı ve  yazılmalı, gelecek kuşaklara daha sağlıklı bilgiler, eserler aktarılması şart!!!