DİYARBAKIR Ziraat Odası'nın girişimleri sonucunda DEDAŞ tarafından kesilen mazot ve gübre desteklerinin çiftçiye geri iade edileceği açıklandı...

Haberi okuduktan sonra bazı çiftçilerle görüştüm, 'Yozgat'ta durum nedir?' diye sordum. 'Kesinti yapılıyor' yanıtını aldım. Yozgat çiftçisi, banka hesaplarına yatırılan destekleme ödemelerini yapılan kesintiler nedeniyle eksik alıyor. Buna kimse karşı çıkmadığı için, bu konuyla kimse ilgilenmediği için çiftçi, -kalırsa- eline geçen para ile şu zor dönemde ekim yapacak, üretim yapacak. Yapabilirse...

Halbuki Hükümet açıkladı. Bu kesintiler Korona Virüsü ile mücadele kapsamında yapılmaması gerekiyor. İcra takibi yapılmaması gerekiyor. Ama bu konuda birileri çıkıp, 'ne oluyor kardeş!' demeyince, 'yasalara uygun' denilerek, keyfiyet devam ettiriliyor. Yani bir anlamda 'alan razı, veren razı' oluyor...

Yozgat'ta 'sivil toplum kuruluşları ne işe yarar?' diye bir soru yöneltildiğinde herkes, 'daha ne yapacağız!' diyerek tepki veriyor. Sivil toplum kuruluşları, aidat topladığı, aidatını geciktirdiğinde iş ve işlemlerini yapmadığı üyelerinin hakkını korumak, kollamakla mükelleftir. Diyarbakır'da sivil toplum kuruluşu çıkıp, ilgili kuruma karşı bir mücadele veriyor, yasaları hatırlatıp, ilgili kuruluşun yaptığı yanlıştan dönmesini sağlıyor ise, Yozgat'ta faaliyetini sürdüren sivil toplum kuruluşu da aynı başvuruyu yapıp, çiftçilerin mağduriyetlerini giderebilir. Ama biz, beklemedeyiz. Bekliyoruz, birileri bizim adımıza bir şeyler yapsın istiyoruz...

Yani 'Armut piş ağızıma düş!' anlayışı. Bu devirde artık öyle bir şey yok. Hakkını arayacaksın. 'Hakkını arayacağım' diyerek sivil toplumda görev alanlar da gereğini yapacak...