SÖZLÜKTEKİ karşılığı emeklilikle eş anlamlı olsa da, 'takavit; işe yaramayan, dünya işleriyle ilişiğini kesmiş, kendi halinde kişiler' için kullanılırdı. 'Takavite' ayrılmanın yaşı yok. İnsanoğlu her yaşta 'takavite' ayrılabilir. Ama emekli olabilmek için durum farklı. Belirli bir yaşa ve çalışma süresine ihtiyaç bulunmaktadır...
Yaşam sürecimiz farklılaşınca, 'emekli' olanların sayısı azaldı, 'takavitlik' yaşamımızın vazgeçilmezleri haline geldi. Süreç, ilkokul çağı ile başlayıp, o yıllarda 'it taşlamasın' diye, yaz tatillerinde 'çırak' olarak çocuklar, işyerlerinde esnaflık eğitimi alırdı. İlkokul bitip, ortaokula gidemeyenler, yaz tatilinde edindiği tecrübeye bağlı olarak daimi işinin tercihini yapardı. Okuyanlar liseyi bitirir, çok azı üniversitenin kapısından giriş yapdı. Liseyi bitirenin de temel mesleği vardı. Devlet kapısında, şirketlerde iş bulamazsa, temel mesleğine dönerdi. Üniversite mezunlarının da işi hazırdı...
Hal böyle olunca, 'takavit' olanların sayısı azdı. Emekli olanların tecrübesinden yararlanılırdı. Yani üretime devam ederlerdi. Emeklilik öncesinde bedenen çalışır, emekli olunca da tecrübelerini gelecek nesillere aktarmak suretiyle hayatın içerisinde olurlardı. 
Geldiğimiz noktada, ister genç yaşta isterse ileri yaşta emekliye ayrılanlar zorunlu olarak 'takavit' sayılıyor. Çünkü, tecrübeye hacet kalmadı. Çalışanlar üretmekten, meslek erbabı olmaktan çok, günü kurtarıp, daha fazla kazanabilme telaşını yaşıyor. Yaşam süreci içerisinde çalışıp, biriktirip, ev ve araba sahibi olup, emekliye ayrıldığında köşesine çekilebilmenin hayalini kuruyor...
Gençler iş yapmıyor, iş arıyor, üretime katkıda bulunmuyor. Yaşlılar, tecrübelerini 'hobi bahçesinde' değerlendiriyor. Yani bireselleştik. Kendimizi düşünüyor, günü kurtarmanın yollarını arayıp, üretmiyoruz...