Parlamento tarafından hazırlanıp kabul edilen bu anayasa ülkemizin olağan dönemde esaslı değiştirip kabul ettiği tek anayasadır. Devletin dininin İslam olduğuna ilişkin 1921 Anayasasındaki kabul, 1928’de 1924 Anayasası üzerinde yapılan değişiklikle Anayasadan çıkartılmıştır. 5 Şubat 1937’de ise Atatürk İlkeleri tamamıyla Anayasanın esas hükümleri arasına alınmıştır.
1924 Anayasasının 2. Maddesinde “Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve Devrimcidir. Devlet dili Türkçe’dir”, 3. Maddesinde “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”, 4. Maddesinde “Türk Milletini ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil eder.”, 10. Maddesinde “Milletvekili seçmek yirmi iki yaşını bitiren kadın, erkek her Türk’ün hakkıdır.”, 11. Maddesinde “Otuz yaşını bitiren kadın erkek her Türk, millet vekili seçilebilir.”, 12. Maddesinde “Türkçe okuyup yazma bilmeyenler milletvekili seçilemezler”, 16. Maddesinde “Mebuslar meclise iltihak ettiklerinde şu şekilde tahlif olunurlar: Vatan ve milletin saadet ve selametine ve milletin bila kaydu şart hakimiyetine mugayir bir gaye takip etmeyeceğime ve Cumhuriyet esaslarına sadakatten ayrılmayacağım. Vallahi.”, 68. Maddesinde “Her Türk hür doğar, hür yaşar.”, 69. Maddesinde “Türkler kanun karşısında eşittirler ve ayrıksız kanuna uymak ödevindedirler.” düzenlemeleri yapılırken vatandaşlık tarifinin yapıldığı 88. Madde 1924 anayasasının milliyetçilik yaklaşımını da ortaya koymaktadır.
Anayasanın 88. Maddesinde ” Türkiye’de din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese Türk denir.” açık hükmü ile objektif unsurlar aranmaksızın devlete vatandaşlık bağıyla bağlı herkesin “Türk” kabul edilmesi tamamıyla sübjektif yaklaşımın benimsendiğini göstermektedir.
2. Maddede, Atatürk ilkelerinin devletin esasını oluşturan unsurlar olarak sayılması ve milliyetçilik ilkesinin de açıkça yazılması ise çok önemli bir vurgudur.
1961 ANAYASASINDA MİLLİYETÇİLİK
27 Mayıs 1960 askeri darbesi ile 1924 Anayasasının yürürlüğü sona erdirilmiştir. Oluşturulan kurucu meclis yeni bir anayasa hazırlayıp halkoyuna sunmuş, kabul edilen metin 20 Temmuz 1961 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 1961 Anayasasının en önemli özellikleri, halk oyuna sunularak kabul edilmiş olması, özgürlükleri genişleten hükümler içermesi, yasama-yürütme ve yargı mekanizmasının işleyişinde köklü değişiklikler yapması, çağdaş birçok kavramı anayasaya taşıması ve uzun bir metin olmasıdır. 1924 Anayasasının aksine Atatürk ilkelerinin tam olarak yer almadığı 1961 Anayasasında, Türk Milliyetçiliğine başlangıç hükümlerinden başlayarak değişik kavramlarla açıklama getirilmeye çalışılmıştır.
1961 Anayasasının “Başlangıç” ın da “ Tarihi boyunca bağımsız yaşamış, hak ve hürriyetleri için savaşmış olan; Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 devrimini yapan Türk Milleti; Bütün fertlerini, kaderde, kıvançta ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halinde, milli şuur ve ülküler etrafında toplayan ve milletimizi, dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak milli birlik ruhu içinde daima yüceltmeyi amaç bilen Türk Milliyetçiliğinden hız ve ilham alarak ve ; Yurtta Sulh, Cihanda Sulh ilkesinin, Milli Mücadele ruhunun, millet egemenliğinin, Atatürk Devrimlerine bağlılığın tam şuuruna sahip olarak; insan hak ve hürriyetlerini, milli dayanışmayı, sosyal adaleti, ferdin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmeyi ve teminat altına almayı mümkün kılacak demokratik hukuk devletini bütün hukuki ve sosyal temelleriyle kurmak için; Türkiye Cumhuriyeti Kurucu Meclisi tarafından hazırlanan bu Anayasayı kabul ve ilan ve onu asıl teminatın vatandaşların gönüllerinde ve iradelerinde yer aldığı inancı ile hürriyete, adalete ve fazilete aşık evlatlarının uyanık bekçiliğine emanet eder.” girişi yapılmıştır.
3. Maddede “ Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Resmi dil Türkçe’dir.”, 4. Maddede “ Egemenlik kayıtsız ve şartsız Türk Milletinindir.” 12. Maddede “ Herkes dil, ırk,cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”, 54. Maddede “ Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.”, 77. Madede “ Türkiye Büyük millet Meclisi üyeleri, görevlerine başlarken şöyle andiçerler: Devletin bağımsızlığını, vatanın ve milletin bütünlüğünü koruyacağıma; Milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacağıma ve halkın mutluluğu için çalışacağıma namusum üzerine söz veririm.” hükümleri yer almaktadır.
1961 Anayasasında da dil, ırk, din ayrımı olmaksızın vatandaşlık bağıyla devlete bağlı olan herkes Türk kabul edilerek kapsayıcı bir milliyetçilik anlayışı sergilenmiştir. Başlangıç hükümlerindeki ifadelerle de Türk milliyetçiliği örtülü bir biçimde tarif edilerek, geçmişte hak ve hürriyetleri için savaşıp, kaderde, kıvançta ve tasada ortak ülküler besleyen kişilerden oluşan topluluk Türk Milleti sayılmıştır. Atatürk devrimlerine bağlılık, milli mücadele ruhu, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh “ sözüne vurgular yapılarak da Türk Milliyetçiliği, Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı çerçevesinde ele alınmaya çalışılmıştır.
Devamı haftaya