Bugün yaşadığımız süreç ve gündemdeki konular, zamanın ne kadar hızlı geçtiğinin en güzel işaretlerinden biri olsa gerek.
1999'da ebediyete uğurladığım, babam Rasim Kayhan'ın vefat ettiği günlerde gazetelerde okuduğumuz haberlerle bugünkü gündemi karşılaştırıyorum da…
Babamın vefatından 40 gün kadar önce, bordo bereliler tarafından uçakla Kenya'dan Türkiye'ye getirilen terörist başının bir an önce idam edileceği ve terör denen beladan ülkenin kurtulacağı ümidi hakimdi herkeste...
14 yıl geçti aradan, dile kolay…
O günlerde terörist başının yakalanması bu ülkede huzur isteyen herkes gibi babamı da sevindirmişti. Terör bitecekti, huzura erecektik…
Çok vakit geçmeden, bir Cuma sabahı babam aniden aramızdan ayrıldı, Hakk'a yürüdü.
Evet, babam ebedi huzura erdi, ama ülkemiz o günden beri aradığı huzuru tam olarak bulabilmiş değil…
Zaman geçtikçe fikirler de değişti.
Tamam, bizim acımız hiçbir zaman hafiflemedi ama ne olacağını hiçbir zaman kestiremedik.
O günlerde Apo kesin asılacak diyorduk. Acaba ne zaman asılacak, bu infaz milletin önünde mi gerçekleşir yoksa gözlerden uzak, ada gibi bir yerde mi gerçekleşir diye uzayıp gidiyordu sohbetler…
Halk tarafından sevilen, kabul gören başbakanını bile asmış olan bir ülkede binlerce kişinin kanına giren birinin ömrünün uzun olmayacağı kanaati hakimdi.
Yanılmışız tabi!..
Sonra acaba asılacak mı yoksa asılmayacak mı diye konuşmaya başladık. Konu değişmişti ama yine de bir ümit işte…
Velhasıl, bugünlere geldik.
Şimdi gençler ne konuşuyorlar sizce?
Geçen günlerde bir grup delikanlının sohbetine tanık oldum.
Apo serbest bırakılacak mı? Serbest kalırsa siyaset yapabilecek mi? Bölgede özerk bir "Kürt" devleti kuracaklar mı? Gibi sorular süslüyor şu günlerde gençlerin muhabbetlerini.
Her ne kadar bizim 20'li yaşlarda arkadaş sohbetlerinin teması farklı olsa da konusu aynı; terör…
Şimdi düşünüyorum, benim çocuğum o yaşlara gelince acaba arkadaşları ile ne konuşacak!..
Gerçi düşünmek de istemiyorum ama aklıma gelmiyor desem yalan olur.
Korkuyorum doğrusu…
Daha geçtiğimiz hafta Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarını haber radyosundan dinleyicilerine aktaran yorumcunun söyledikleri halen aklımdan çıkmıyor.
"Nevruz kutlamalarının yapıldığı alanda Türk bayrağının olmadığını görüyoruz. Bunun o kadar sorun olacağını sanmıyorum, muhakkak ilerleyen yıllarda bu kutlamalarda Türk bayrağını da göreceğiz" diyordu yorumcu.
Tepemin tası attı. Herkes tarafından bilinen bu ulusal radyo kanalı sanki Türkiye'den değil de başka bir ülkeden yayın yapıyordu...
Bari orada Türk bayrağı yok deme be adam, bunu diyorsan bari ardından, "önümüzdeki yıllarda görürüz" gibi saçma sapan yorumlarda bulunma!..
Burada siyasi partileri, parti liderlerini veya başbakanları suçlayıp, konuyu siyasi taraflara çekmek gibi bir niyetim yok. Suçlu da aramıyorum -ki bu benim işim değil.
Sadece, benim yaptığımı yapıp, bu meselenin dününü  ve bugününü aynı karede incelemenizi istiyorum.
Günah keçisi aranırsa bulunur, o parti veya şu parti, o lider ya da bu lider meselesinden çok daha büyük bir tabloya bakmanızı istiyorum sadece.